Animatürkler

Mustafa Kemal Atatürk'e benzerliğiyle dikkat çeken isimlerin sosyal medyadan direkt sokağa inmesi; toplu etkinliklerde boy göstermesi ve hatta sünnet düğünlerinde masa masa dolaşarak animasyon gösterileri yapması bazılarına sempatik bazılarına ise fazlasıyla antipatik geliyor.

Tepki gösterenlerin bazıları "Atatürk'ün manevi kişiliğine hakaret" suçunun oluştuğunu da savunuyor. Mareşal üniformasıyla, Atatürk kılığında masa masa dolaşıp küçük gösteriler yapılmasını ve daha önemlisi bahşiş toplanmasını sakıncalı ve itici buluyorlar.

Bence Atatürk'e benzerliğiyle dikkat çeken kişilerin ne işlediği bir suç ne de kabahati var. Bu kişilerin talihsizliği, kendisini Atatürkçü olarak tanımlayan kesimde ciddi bir karşılıklarının olması. Sünnet düğününde "Çok yaşa Paşam" diye heyecanlanan, içlenerek gözyaşı döken insanlar söz konusu. Bu da Atatürkçü sosyolojinin zihinsel sefaletini açığa çıkardığı için son derece vahim ve önemli.

Bu kesimin dar görüşlülüğü üzerinde düşünmek gerekiyor. Atatürk'le animasyon seviyesinde bir bağ kurabiliyorlar ancak, daha da ileri geçemiyorlar.

Zamanla daha da geriliyorlar. Atatürk'le son dönemde kurulan en entelektüel bağın seviyesi, leblebi rakı ve kuru fasulyeli kitaplara kadar geriledi.

Pejoratif, pejmürde, pespaye heykeller ve ikonlar üzerinden sözde yaşatmaya çalıştıkları Atatürkçülük animatürkçülüğe dönüştü.

Bunda Türk akademi dünyasının, Atatürkçü siyasi partilerin, medyanın ve özellikle de Atatürk'ü kişisel kariyer hesaplarının bir parçası kılan uyanık sanat dünyasının büyük payı var.