Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'daki Süper Kupa finalinde takımlar son dakikada sahaya çıkmayarak kendi çaplarında siyasi bir kriz üretme gayretine girdiler.
Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, takımını son dakika müdahalesiyle FETÖ'nün darbe parolası haline getirdiği "Yurtta sulh cihanda sulh" yazılı pankartla sahaya çıkarmak istedi.
Galatasaray Başkanı da altta kalmamak için herhalde "Ne mutlu Türk'üm diyene" yazılı pankartla maça çıkacaklarını duyurdu. Ki, bu istekler iki takımın da imzaladığı protokol kurallarının dışındaydı. Ve kabul görmedi, doğal olarak.
Tamam; çok da büyütmeden "takımlar gönülsüzdü, Suudi Arabistan'da oynamak istemediler, bahane uydurdular" denebilir.
Fakat durum tam olarak böyle değil. Süper Kupa finalinin Riyad'da oynanması için teklifi TFF Başkanı getirmiş. Kulüplerimize para kazandıralım, denmiş. 4 milyon dolarda anlaşmışlar. Kazanan 1 milyon 600 bin doları alacak, diğeri de gerisini federasyonla paylaşacak. Ali Koç ve Dursun Özbek kabul etmiş. Hatta Riyad için Ali Koç devreye bile girmiş; Fenerbahçe Başkanı, maç Riyad'da oynansın diye lobi yapmış. Gelirlerimiz artsın, diye.
Peki ne oldu da Ali Koç, takımını son dakikada sahadan çekmek için kırk tane numara çevirmek zorunda kaldı Ananasçılar mı devreye girdi O çok sevdikleri güneydeki ülke adına Ali Koç'tan maça çıkmamalarını mı istediler Son dakikada Riyad'da FETÖ'nün imzası haline gelen "Yurtta sulh cihanda sulh" pankartını bastırmayı nasıl açıklıyorlar Şantaja mı maruz kaldılar, yoksa ananasçıların ricası yetti mi Koç'lara
Biraz daha öncesine gidersek belki durum daha iyi anlaşılır. Cumhurbaşkanı Erdoğan, TFF Başkanı'na soruyor "ne ayaksınız, finali Riyad'da oynatmak da nereden çıktı" diye
TFF Başkanı yanıt veriyor: Kulüplerimize para kazandıracağız Efendim!