6 liderin önündeki en büyük engel

CHP, İYİ Parti, Saadet, DEVA, Gelecek ve Demokrat Parti'nin liderleri, güçlendirilmiş parlamenter sistem çalışması için önceki akşam yemekte buluştu. Öncelikle bir konuda tebriki hak ediyorlar; iletişim stratejisini iyi yaptılar. Haftalar öncesinde zamanını açıkladılar, 'tarihi buluşma' vurgusuyla beraber bir heyecan dalgası yaratmayı başardılar. Görüşme mekânı gayet mütevazıydı. Yemek menüsü de daha sade tutulabilirmiş. (Zencefilli bal kabağı çorbası, güveç, etli pazı sarma, ege otlu baklava börek vişne sos eşliğinde, zeytinyağlı portakallı kereviz, salata, tatlı -kabak ve ayva tatlısı varmış menüde.) Sadece parlamenter sistemi değil, güncel sorunları da konuşmaları iyi olmuş. İlki halkın pek önceliği değil zaten. Geçiş süreci protokolü hazırlamak üzere anlaşmaları da doğru bir adım. Meclis seçimlerinde 360 milletvekili çıkaramazlarsa 5 yıl boyunca nasıl yöneteceklerini belirleyip açıklamaları şart. Şu an iktidarı devirme motivasyonu onları bir arada tutuyor. Seçimi kazanmaları durumunda birbirlerine düşmemeleri, ekipler arası sürtüşmelerin başlamaması için kabine dağılımı dahil her şeyi baştan planlamaları lazım. Yani istikrarsızlık olmayacağına halkı ikna etmeleri lazım. Bunu başarabilmeleri Erdoğan'a karşı seçimi kazanmaları kadar zor ve önemli. Hatta 6 liderin aşması gereken en büyük engel bu. İkinci buluşmanın tarihinin 28 Şubat olarak seçilmesi bilinçli bir tercihtir; endişeli muhafazakârlara güvence mesajı verilecektir diye düşünmüştüm. Hatta akıllıca bulmuştum. Yanılmışım. Fikret Bila'ya konuşan Kılıçdaroğlu, "Özellikle seçmedik, öyle denk geldi" demiş. Bu stratejik bir hata. Ya "Özellikle seçtik" demeleri ya da bir gün kaydırarak tarihi değiştirmeleri gerekirdi. Şimdi iktidar kanadı "28 Şubat'ı tekrar hortlatacaklar" diyerek aleyhte kullanabilir. Mithat Sancar, kendileriyle müzakere edilmediğini söyleyerek 6'lı buluşmayı eleştirdi. Buna karşılık Kılıçdaroğlu "HDP'yi yok saymıyoruz" demiş. Şimdi İYİ Parti'den aksi bir açıklama gelirse Kemal Bey yine arada kalacak. Keşke bu konuda da siyasal olmasa bile söylemsel bir uzlaşıya varsalar. Dünya gündemini de konuşmuşlar. Dış politika es geçilmemiş. Atlantikçi olduklarına dair eleştirilere ne yanıt vereceklerini de masaya yatırdılar mı acaba Asıl mesele orta sınıfın mutsuzluğu YAZARLAR 14.02.2022 - 11:59 Güncelleme: 14.02.2022 - 11:59 Son zamanlarda siyasetçiler ve yorumcular ekonomideki sorunların toplumsal etkisinden söz ederken genellikle en alt gelir grubuna odaklanıyor. Asgari ücrete yapılan zam ve sosyal yardımlar ile AK Parti kendi tabanının da çoğunluğunu oluşturan alt gelir grubunu kollamaya çalışıyor. Muhalefet de politik söylemini en yoksul kesimin yaşadığı sıkıntıya odaklayarak fotoğrafı eksik bırakıyor. Oysa AK Parti'nin ilk 10 yılında belli bir hayat seviyesini yakalayan, sayısı artan orta sınıf ciddi manada eziliyor. Bir iktidar değişimi olacaksa hayat standardını düşürmek zorunda kalan geniş orta sınıfın mutsuzluğu nedeniyle olacak. 2014 ve öncesinde rahatça yurt dışında tatil yapan, çocuklarını iyi okullarda okutan, yurt dışına dil okuluna gönderen, iyi semtlerde ev kiralayan, yeni açılan lüks AVM'lerde hafta sonunda çoluk çocuk sinemaya giden, alışveriş yapan orta sınıf, bugün