Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı, yurtdışında yaşayan Türklere yönelik önyargı ve adâletsizliklere karşı çıkmak amacıyla Türkofobi İzleme Merkezi kuracak. Vakıf Başkanı Ahmet Yıldırım, iki hafta evvel konuyla ilgili yaptığı açıklamada Merkez'in, hem hâfıza hem tâkip mekanizması hem de çözüm adresi olacağını ifâde etti.
Merkez faaliyete başladığında ne kadar başarılı olur bilemem. Yıllardır sinema ve dizilerde Türk târihine, Türk büyüklerine yapılan saldırılar hakkında yazıyorum. Benim fikrimi soran olmaz biliyorum. Yine de bir katkım olması dileğiyle sevâbına Ülkü Ocakları'na bâzı tavsiyelerim olacak.
Mâdem bu merkez bir hâfıza olacak, mâdem bu merkezin çalışanları fobilerin üzerine gidecek, öncelikle sinema ve dizilerde kendilerinin, yâni ülkücülerin nasıl anlatıldığını bilmeleri gerekiyor. Buyurun berâberce hâfızamızı tâzeleyelim.
Doksanlı yıllarda(1994-19998) yayınlanan Kaygısızlar dizisinde mahallenin üç şapşal kabadayısının adları, Alper, Kürşad ve Kültigin'di. Târihî ve millî değerlerle yüklü bu Türk isimleri tahfif edilirken "Deniz" ismi sürekli yüceltildi. Ne diyeyim helâl olsun! Diziler ve sinema sâyesinde, Deniz Gezmiş gibi solcu bir militan, neredeyse yarı tanrı oldu.
Şapşal kabadayı algısı, senaryosunu Ömer Lütfi Mete'nin yazdığı, Osman Sınav'ın çektiği Deli Yürek (1998-2003) dizisiyle düzeldi. Milliyetçi, dürüst, ilkeli mahalle delikanlısı Yusuf, ekranı fethetti. Bir zamanların Türk filmlerindeki mafya babası Kadir İnanır'ın ıslah edilmiş hâli olan Yusuf, karı-kızla işi olmayan, içmeyen, fakir-fukara babası ve kendi yöntemiyle adâlet dağıtan yiğit bir delikanlıydı. Gerçi dizi boyunca ülkücü olduğuna dâir bir söz edilmedi ama biz, onun ülkücü olduğunu anlıyorduk. İşte Deli Yürek ile gönüllere taht kuran bu delikanlı, dönem dizileriyle paçavraya çevrildi. (Yalnız Seksenler dizisini istisnâ tutmak istiyorum. Sol açık Nevzat ile Alper'in hikâyesi, farklı işlendi. İkisi de mahalledendi. Bizimdi.)
2009-2010 yıllarında ekrana gelen "Bu Kalp Seni Unutur mu" dizisinde ülkücüler, Kürşad karakteriyle anlatıldı. Kürşad'a hayat veren isim ise Mümtazer Türköne idi. Kadın meselesinde ülkücülüğü tartışmalı olan bir yazarın, solcuların elinden çıkan bir dizide ülkücü prototip çıkarmasını beklemek, bana göre biraz hayâldi. Nitekim bir tartışma programında Türköne, dizinin senarist ve yapımcıları Nilgün Öneş ve Tomris Giritlioğlu'nun yaklaşımının ne kadar vicdanlı ve âdil olduğunu söylerken; aynı programa katılan Ramazan Akgün, tam tersine ne kadar vicdansız olduklarını söyledi.
2010-2013 yıllarında yayınlanan "Öyle Bir Geçer Zaman ki" sola güzellemeyi aşarak ülkücüleri karalama projesine dönüştü. Solcular, vatansever, dürüst, ilkeli, iyi âile çocukları; ülkücüler ise düzenin işbirlikçisi, iki yüzlü ve kâtildiler. İlk dönemlerde, fakültelerdeki öğrenci olaylarına yer veren dizi, son dönemde lise olaylarına indi. Ülkücü Mithat, bağlı olduğu âbilerinin emriyle solcu Aydın'ı öldürdü. Dizi bittiğinde yaptığı tahribat, kolay düzelecek cinsten değildi. O sırada seyredecekleri bir dizileri olmayan ülkücüler, bu diziyi seyredip seyredip protesto ederek avundular.