Soykırımcı Netanyahu, geçen hafta New York'ta bir grup sosyal medya fenomeniyle yaptığı toplantıda sosyal medyayı, İsrâil'in tezlerini savunmak için "en önemli silah"; platformları ise "savaşılması gereken muhârebe alanları" olarak tanımlamış. Elbette Hollywood da bugüne kadar yaptığı gibi İsrâil'in tezlerine hizmet etmeye devam edecek.
Son yazısında sinemanın Gazze sınavına dikkat çeken Ayşe Böhürler, sinema sektörünün Gazze'ye olan körlüğünü, Yahudi asıllı İngiliz yönetmen JonathanGlazer'ın "The Zone of Interest" (2023) filmiyle bozduğunu iddiâ ediyor. Yazar'a göre kurbanlara değil fâillere odaklanan Glazer, Avrupa'daki Yahudi soykırımı anlatısının dışına çıkarak kötülüğe karşı duyarsızlığı ve Tel Aviv plajlarında insanlıktan çıkan (insansızlaşan) İsrâillilerde olduğu gibi bir kayıtsızlığı, Yahudi soykırımı üzerinden anlatmış. Yabancı Dilde En İyi Film dalında Oscar alan Glazer, ödül konuşmasında bu film aracılığıyla "insansızlaşmanın" nereye gidebileceğini göstermeyi amaçlamış. (Yeni Şafak-18 Ekim 2025)
Yazıyı okuyunca mezkûr filmi seyrettim. İnsansızlaşma (insanlıktan çıkma) üzerine mükemmel bir film. Ama Gazze'de soykırım varken Tel Aviv plajında insanlıktan çıkan Yahudileri nasıl eleştirdiğini, yâni bu filmin Gazze ile alâkasını anlayamadım.
Sonra târihler dikkatimi çekti. Glazer'in konuştuğu Oskar töreni, 2024 mart ayında yapıldı. Filmin bitip gösterime girişi ise 2023 yılının ilk ayları. Yâni Gazze'de savaş başlamadan evvel. Üstelik Glazer, bu filmin hazırlığına on yıl evvel başlamış. Yâni ortada Gazze savaşı yokken. Sorum şu: Glazer, Gazze'de böyle bir soykırımın olacağını on yıl evvelden mi tahmin etti
Merâkımı yenemedim. İngiltere'de yaşayan bir arkadaşımı arayıp meseleyi sordum. "Ya geç bunları! Bu adamlarda merhamet vicdan ne gezer! Burada kamuoyu baskısı çok olunca böyle süslü laflar etmeye mecbur kaldılar." dedi.
Açıkçası aklımdan geçenleri teyit etti, telefonun ucundaki arkadaşım. Bal gibi Holokost filmi yapan Glazer, törene giden yıldızların limuzinlerini durduran, trafiği kilitleyerek töreni geç başlatan göstericilerin gazını alan birkaç söz etti sâdece. Ne İsrâil'i kınadı ne de Netanyahu'ya kâtil dedi.
Gazze meselesine hassas yazarların, sinemada dönen dolaplara daha dikkatli yaklaşmasını tavsiye ederim.
AYININ KUCAĞINA KOŞAN EŞEK
Tevâfuk veyâ tesâdüf diyelim, bir yıl evvel bu köşede Nihad Sâmi Banarlı'nın altmış altı yıl evvel yine bir ekim günü, muhtemelen dönemin hükûmetinin emperyalistlerin barış laflarına inanmasını eleştirmek için kaleme aldığı fabldan bahsetmiştim. "Ayıya İnanan Eşek" fablını, bilmeyenler için Banarlı'nın kaleminden anlatayım. Bilenler için tekrar olsun.
"Hayvanlar arasında, bir silahsızlanma kongresi yapılmış. Tırnaklar, dişler, pençeler. Hepsi kaldırılmış. Bunlara sâhip olan hayvanlar, kullanmayacaklarına söz vermişler. Sıra, ayıya gelmiş. Bir ayıdan beklenmeyecek yumuşaklık ve zarâfetle kollarını açarak şöyle demiş: