Yayla yolları yokuş

Bu kadar gel-git yaşayan bir takımın sorunlarına teşhis koymak, o sorunları çözmek gerçekten zor. Şenol Hoca'ya Allah kolaylık versin.

Beşiktaş maçından 10 kişiyle alınan 1 puan, ayağa kalkış yolunda atılmış güzel bir adımdı. Ama dün yeni transferlerin yokluğu ve sahada lider oyuncu eksikliği çok hissedildi. Veziri, atı, fili kırılmış, 'Kale'siyle ve piyonlarıyla ayakta kalmaya çalışan bir satranç oyuncusu gibiydi Şenol Güneş.

Yaptığı hamleler işe yaramıyor, bir türlü piyonları 'Vezir' yapma çabası sonuç vermiyordu. Şenol Güneş'in evladı gibi olan ve ilk hocalık deneyimini de onun yanında yaşayan Burak Yılmaz, eski hocasının huyunu suyunu en iyi bilenlerdendi kuşkusuz.

Savunmada sağlam durdu, hücuma hızlı çıktı. Trabzonspor'un gerideki zaaflarından çok iyi faydalandı. Yakaladıkları pozisyonların yarısını final bölümünde verimli kullanabilseler, daha ilk yarıda fişi çekebilirlerdi. İkinci yarının da ilk 80 dakikasında benzer görüntüler vardı.

Şenol Hoca'nın dün yaptığı hamlelerden sadece Nwakaeme satranç tahtasındaki kaderine etki edebilecek vasıflardaydı. Ama o da kınında durmaktan paslanmış kılıç gibiydi. İstediklerini yapamayınca sinirlendi, gerildi, Gökhan'a dirsek attı.

Bu pozisyonda VAR hakemlerinin de orta hakem gibi olup bitenlere kayıtsız kalması eyyamın kralıydı. O dirseği yiyen Gökhan, daha sonra iki sarıdan oyundan atılınca Trabzonspor'a cesaret geldi. Umut Bozuk'un golü de Kayseri savunmasını iyice paniğe soktu, düzenini bozdu. Sürekli pozisyon vermeye başladılar.