Güneş'li bir akşam!

Sezonun ilk derbisi, aynı zamanda çok fazla maneviyatı olan bir mücadele... Beşiktaş'ı 2 sezon şampiyon yapan ve 11 yıl sonra yuvasına dönen Şenol Güneş. Yeni nesil hocalar karşısında 'Devri bitti' denen kuşağın öğretmeni...

'Öğretmen diyorum' çünkü Şenol Hoca, sürekli kendini güncelleyen, sadece geçmişten ders almakla kalmayıp, geleceğe de ayak uydurmayı başarabilen biri. Ben Abdullah Avcı'ya daha fazla sabır gösterilmesi gerektiğini düşünen, istikrardan yana olan biriyim.

Ama eğer Avcı gidecekse yerine gelecek en doğru kişi de Şenol Hoca'ydı. Sezona süper başlayan Beşiktaş'ı herkes favori görse de ben Şenol Hoca ile Trabzonspor'un derbide bir 'Varlık' mücadelesi ortaya koyacağını düşünüyordum. Maça da öyle başladılar.

Ancak takımın en önemli hücum silahlarından biri Visca'nın çok gereksiz ve kontrolsüz hareketi sonrası gördüğü kırmızı kart, bütün planları bozdu. Böyle bir maçta 10 kişi kalmak ve buna rağmen ayakta kalabilmek gerçekten çok zor.

Kırmızı kartın hemen akabinde gelen Okay'ın müthiş golü Trabzonspor'un pozitif şekilde toparlanmasına yardımcı olsa da sayısal eksiklik her geçen dakika daha fazla hissedilmeye başlandı. Bu arada bana göre Masuaku'nun Bardhi'nin bileğine bastığı pozisyonda VAR devreye girmeliydi.

Ama nedense ihtiyaç duymadılar. Beşiktaş'ın artan baskısı ve beraberlik golü, Trabzonspor'un özgüvenini de disiplinini de bozdu. Kaptıkları topları da doğru kullanamadılar. Savunmadan organize çıkamadılar.