Son 2 sezonda 3 kez takımlar sahadan çekildi. İstanbulspor, Fenerbahçe ve Adana Demirspor. Bu çekilmelerin ikisi ligde, biri de Süper Kupa'da.
Dünya basınındaki nahoş yansımalar ve futbolumuzun imajına verilen zararın telafi si güç. Dün bütün dünya medyası Adana Demirspor'un sahadan çekilişini manşetlere taşıdı.
En güzel yorumlardan birini Athletic'de okudum: "Adana Demirspor kendisini neyin beklediğini biliyordu..." Futbolumuzu 'Pembe diziye' benzetenler bile var.
Bu kadar değersizleştirdiğiniz bir ligde şampiyon olsanız ne anlamı var. Evet, Adana Demirspor da İstanbulspor gibi küme düşeceğini biliyordu.
Verilen haksız penaltıya tepkilerini bu şekilde gösterdiler. Şimdi bir kısım 'Dik duruş'; diğer kısım 'Şov' yorumu yapıyor.
Herkesin taraf olduğu yerde taraftarın objektif değerlendirme yapmasını beklemek hayalcilik. Futbol yorumcuları (!) için de harika bir ortam. Suistimale açık...
Ne söylesen karşılığı var. "Bravo" ya da "Yuh". Her ikisinin de haneye 'kazanç' yazıldığı bir sektör. Burada TFF'nin konumu farklı.
Onlar Türk futbolunun imaj ve itibarını korumak için var. Bunu nasıl yapacaklar Yönetmelikleri caydırıcı hale getirecekler.
FIFA ve UEFA'ya bir göz attım. Hemen hemen ikisinde de aynı cezalar var. Disiplin talimatları özetle şöyle diyor; "Bir kulüp oynamayı reddederse veya bir maçın (penaltı atışları dahil) gerçekleşmemesinden veya tam olarak oynanmamasından sorumlu olursa, UEFA Kontrol, Etik ve Disiplin Kurulu ilgili kulübü hükmen mağlup ilan edilir. Ayrıca, UEFA Kontrol, Etik ve Disiplin Kurulu ilgili kulübe yarışmadan diskalifiye etme dahil olmak üzere uygun görülen ek disiplin önlemleri uygulayabilir." Yani ucu açık, diskalifiye dahil her türlü cezayı verebilir. (Şili'ye 5 yıl men verilmiş.)

73