Bazı insanlar vardır sadece kendi dönemlerini etkilemekle kalmaz, onlardan sonra gelen kuşaklara da yol gösterirler.
David Ogilvy tam böyle biri. Reklamcılığın sahnesine çıktığı günden beri işin kurallarını yeniden yazdı.
"Modern reklamcılığın babası" deniyor ona ama bence o reklamcılığın vicdanıydı. Reklamı kandırma sanatı yerine, ikna etme sanatı olarak gördü.
Sosyal medyada bir şey gördüğümüzde aklımıza şu soru gelir ya: "Gerçekten işe yarıyor mu"
Ogilvy tam da bu soruya yanıt aradı. Ona göre reklam göz boyamak yerine somut sonuç almak için yapılmalıydı. "Reklamın amacı satıştır" derken de abartmıyordu.
1948 yılında Ogilvy & Mather'ı kuruyor. Sıfırdan çıkıyor birkaç yıl içinde dünyanın en güçlü ajanslarından biri haline geliyor.
Bugün hâlâ varlığını sürdürüyor olması tesadüf mü
Hiç sanmam. Çünkü Ogilvy, ajansını bir yaratıcı oyun bahçesinin ötesinde araştırmaya, veriye, stratejiye dayalı bir laboratuvar gibi kurdu.
Ogilvy'nin marka imajı anlayışı da bana hep çok çarpıcı gelmiştir. Diyor ki: "Her reklam, markanın bütününe eklenmiş bir tuğladır." Yani tek bir ilan bile markanın geleceğini inşa eden taşlardan biri. Bugün markalar için tutarlılık diyoruz ya, bu kavramın ilk tohumlarını Ogilvy ekti.
Bir de işin duygusal tarafı var. Evet, bilimsel veriye inanıyordu ama yaratıcılıktan da asla vazgeçmedi. Ona göre reklam hem akla hem kalbe hitap etmeliydi.
Bir yandan net mesaj verirken, diğer yandan da akılda kalacak bir hikâye anlatmalıydı. Kuru kuruya rakamlar ve istatistiklerle dolu bir ilan kimsenin hafızasında yer etmez. Ama iyi bir fikirle desteklendiğinde mesaj bir anda unutulmaz hale gelir.
Rolls-Royce için hazırladığı o meşhur reklamı… Başlık şöyleydi: "Saatte 60 mil hızla giderken Rolls-Royce'daki en yüksek ses elektrik saatinden gelir." Hem yaratıcılığın hem de ürünün gücüne inanmanın mükemmel birleşimiydi.
Ogilvy aynı zamanda dürüstlüğü savunuyordu. "İyi metin, ürüne inanmakla yazılır" sözü, bana kalırsa tüm reklamcılara ders niteliğinde.
Ürünün arkasında durmuyorsanız tüketiciyi ikna etme şansınız yok. Bugün bile pek çok markanın düştüğü tuzak bu! Vaatler büyük, gerçekler küçük.