Valla ne yalan söyleyeyim Eskiden casus dediğin, koynunda mikrofilm saklayan, tren istasyonunda gazete okur gibi yapıp şifreli mesaj yollayan adamlardı.

Şimdi Casus, cebimizde geziyor, bazen cebimizin markası Huawei oluyor.

Geçen gün bir rapor okudum (evet, ciddi bir rapor, hani o upuzun PDF'lerden).

Diyor ki: Huawei, Çin devletiyle bayağı haşır neşir. Hatta Çin istihbarat yasasında diyor ki tüm şirketler, vatandaşlar filan devletin istihbarat işine yardımcı olmak zorundalar.

Şirket deyince de Huawei başrolde. Yani Çin devleti "Bana bilgi lazım" dediğinde Huawei'nin "Bir dakika abi, ben özel şirketim!" deme şansı pek yok gibi.

Bir yandan düşün, adamlar neler yapıyor Fiber optik ağlar, 5G, akıllı şehir sistemleri, yüz tanıma teknolojileri Tamam, teknoloji güzel de, işin ucu dönüp dolaşıp "arka kapı" meselesine dayanıyor.

Yani, sistemin içinde gizli bir yol açıyorlar, oradan sızıp ne var ne yok dinleyebiliyorlar. Raporda Vodafone'un İtalya'da Huawei ekipmanlarında arka kapı bulduğu yazıyor mesela.

Huawei "Yok yahu, hata olmuş, düzelttik" demiş. Ama gel de güven

Bir de işin politik kısmı var. Çin, internetin tamamını kontrol etmek istiyor. "Siber egemenlik" diyorlar buna.

Çin diyor ki: "Kardeşim, internet benim toprağım gibi. Nasıl sınırı koruyorsam, interneti de kontrol ederim." Eh, Huawei de bu işte önemli bir oyuncu tabii.

Büyük veri, büyük özgürlük demek değildir. Bazen büyük gözetimdir.

Dijital İpek Yolu diye bir projeleri var. Asya'dan Afrika'ya fiber kablo döşüyorlar, 5G kuruyorlar. Tamam, yol yapmak güzel şey de, yolun üzerinden kim yürüyüp gidiyor, ne taşıyor, kimse bilmiyor!