Trump'ı durdurmak mümkün mü

Eski Başkan Trump'ın aday adaylığının engellenmesi çabaları, Maine Eyalet Sekreteri Shenna Bellows'un aldığı kararla yeni bir boyut kazandı. Kasım 2024 seçimlerinde Amerikan başkanının mahkemeler tarafından mı yoksa halk oyuyla mı seçilmesi gerektiği tartışmasına daha önce değinmiştim. Bu tartışmanın temelinde Trump'ın 6 Ocak olaylarındaki rolü itibariyle ABD'ye bir başkaldırı eylemi içerisinde olduğu ve 14. madde gereğince aday olamayacağı tezi var. Buna dayanarak Colorado Eyalet Yüksek Mahkemesi'nin verdiği karar Trump'ın seçim pusulasında yer almasını engelliyordu. Maine eyaletinden gelen karar aynı teze dayanıyor ancak burada bir mahkeme kararından ziyade daha açıktan bir siyasi müdahale olarak görülebilecek eyalet sekreterinin kararı var. 14. madde çabalarının kaderi Anayasa Mahkemesi tarafından alınacak karara bağlı olacak ancak Maine eyaletindeki idari karar gibi pusula dışı bırakma hamlelerinin Trump'ın siyaseten işine yaradığı söylenebilir.Trump'ın adaylığı konusunda 14. maddenin işletilmesinin önündeki en ciddi engellerden biri eski Başkan'ın 6 Ocak olaylarında oynadığı rolün hukuki bir süreçle net biçimde ortaya konulmamış olması. Halihazırda Özel Savcı Smith'in yürüttüğü soruşturma Trump'ın söylem ve eylemlerinin devlete karşı kalkışma olup olmadığını ortaya koyabilir. Ancak böyle bir hukuki süreç nihayete ermeden Trump'ın 6 Ocak kalkışmasının parçası olduğu ve dolayısıyla 14. madde üzerinden adaylığının engellenmesi gerektiği tezinin siyasi olduğu algısı güçleniyor. Trump'ın seçmene derin devlet ve Demokratların iş birliği yaparak kendisine karşı bir komplo içinde olduğu anlatısının alıcısı milyonlar var. Bu kitlelerin bir kısmı ne olursa olsun zaten Trump'a destek verecek. Diğer bir kesim ise Trump'ın kalkışmaya katıldığının hukuken sabit bulunmasından etkilenebilir. Mahkemenin sabit bulduğu bir mahkûmiyet olmadığı şu anki durumda, Trump'ın seçime girmesinin engellenmesi çabalarının siyasi hamleler olduğu algısı güçlenmiş oluyor.Hukuki ve idari süreçlerin kendisini durdurma konusunda senelerdir sonuçsuz kaldığı göz önünde bulundurulduğunda, Trump'ın liderliğinin farklı dinamikler tarafından beslendiğini unutmamak gerekiyor. Cumhuriyetçi Parti içindeki sisteme tepkili Trumpçı tabanın adeta bir kült şeklinde hareket etmesi, Trump'ın adaylığını kaçınılmaz kılan faktörlerin en önemlisi olarak öne çıkıyor. Bunun yanı sıra 2016 ön seçimlerinde gördüğümüz gibi parti içindeki bölünmüşlük ve bunun yansıması olarak çok sayıda zayıf adayın ortaya çıkması Trump'a karşı tek aday üzerinde uzlaşılmasını imkânsız hale getiriyor. Medyanın gündeminde kalma konusunda da uzman olan Trump, en son göçmenlerin 'Amerika'nın kanını zehirlediği' şeklindeki Hitlervari söylemiyle öne çıktı. Meksika sınırındaki göçmen krizini aşırı söylemler üzerinden siyasi fırsata çevirme konusunda mahir olan Trump, Biden'ın bu konudaki zayıf görüntüsünden de yararlanmayı başarıyor. Demokratların elindeki hukukun 'illegal göç' konusunda bir şey yapmayıp Trump'ı engelleme derdinde olduğu algısının Cumhuriyetçi tabanda karşılığı olduğunu söylemek mümkün.Trump'ın bir diğer avantajı da Başkan Biden'ın popülaritesinin düşüklüğü. Biden'ın ileri yaşı, oğlu Hunter