Trump yönetiminin 'illegal' göçmenleri sınır dışı etme çabalarına karşı Los Angeles'ta yaşanan gösteriler Amerika'nın siyasi gündeminin ilk maddesi haline geldi. Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza Kurumu'nun (ICE) California eyaletinde giriştiği baskınlar, küçük çaplı yerel gösterilerden daha geniş çaplı eylemlerin ve şiddetin kıvılcımı oldu. California Hispanik nüfusun yoğun yaşadığı bir eyalet olmanın yanı sıra, Demokratların kalesi olan ve yasa dışı göçmenler için 'sığınak şehir' olarak anılan Los Angeles gibi şehirlere sahip. Trump yönetiminin eylemlerle yerel kolluk kuvvetlerinin başa çıkamadığını iddia ederek önce Ulusal Muhafızları ve sonrasında Deniz Piyadelerini göndermesi 'yangına körükle gitmek' olarak eleştiriliyor. Trump'ın seçim döneminde verdiği milyonlarca yasa dışı göçmeni sınır dışı etme vaadini hem bütçe yokluğu hem de siyasi destek azlığı nedeniyle hızlı biçimde gerçekleştirememesi de tansiyonu artıran bir etken olarak öne çıkıyor.
Trump, eylemlerin isyana tekabül ettiğini ve Ayaklanma Yasası'nı devreye sokabileceği tehdidini savurarak yasa dışı göçle mücadele adına federal hükümetin yetki alanını genişletmeye çalışıyor. Demokrat eyaletlere ve yerel yönetimlere göz dağı verme çabası olarak görülebilecek bu türden bir baskı, federal hükümetle eyaletler arasında anayasal bir yetki krizine yol açabilir. Trump'ın kanun ve hukuku hiçe sayan Demokrat eyaletlerle mücadele ettiği anlatısı üzerinden siyasi tansiyonu artırmaya niyetli olduğu açık ancak durumun tamamen kontrolden çıkmasını de istemediği için şimdilik Ayaklanma Yasası'na başvurmadı. 700 civarında deniz piyadesini federal kolluk kuvvetlerini ve binalarını korumak üzere California'ya gönderen Trump, anayasal bir krize gidecek bu adımı atmaktan çekinmeyeceği mesajını vererek güç gösterisi yapıyor.
Seçimi kazanmasında en etkili konulardan biri olan göçmen krizinin şiddet eylemlerine girişmekten kaçınmayan Demokratların eseri olduğu anlatısı Trump'ın işine geliyor. Her iki başkanlık kampanyasında da göçmen karşıtı sert söyleminin siyasi faydasını gören Trump, sokaklarda yaşanan şiddet eylemleri üzerinden 'ülkenin işgal altında olduğu' mesajını vermeye devam ediyor. Biden döneminde sınır güvenliğinin sağlanamaması ve 10 milyon civarında göçmenin ülkeye sığınması, Demokratların belki de seçimi Trump'a hediye etmesine yol açmıştı. Trump, seçim vaadi olarak milyonlarca göçmeni sınır dışı etmeyi taahhüt ettiği için bu vaadini gerçekleştirecek maddi kaynağı bütçe önerisine koymuş durumda. Los Angeles'taki çatışmalar sonrasında, Temsilciler Meclisi'nden geçen ancak Senato'dan geçmesi daha zor görünen bütçede sınır dışı etme çabalarına ayrılacak kaynaklar Cumhuriyetçiler tarafından daha az tartışma konusu haline getirilecektir.
Demokratları 'illegal' göçü savunmak ve bu uğurda Amerikan şehirlerinin altını üstüne getirmekle suçlayan Trump'ın bir diğer siyasi hedefi de muhtemel Demokrat başkan adaylarından California valisi Gavin Newsom'ın siyasi kariyeri. Newsom'ın Trump'ı ağır eleştirmesi, hükümetin olayların büyümesinin müsebbibi olduğunu savunması ve federal hükümete dava açması liberallerin kahramanı olmaya çalıştığını gösteriyor. Trump'ın kendisini tutuklama tehdidine de 'gelin tutuklayın görelim' minvalinde cevaplar veren Newsom, Trump karşıtı siyasetin lideri olmaya çalışıyor. Yaşanan çatışma görüntüleri sayesinde, Trump'ın Newsom'ı 'illegal' göçmenleri koruyan ve şehirde güvenliği sağlayamayan ultra liberal bir isim olarak kodlaması son derece kolay. California valisi
Newsom'ı muhtemelen 'kolay lokma' gören Trump, gerginliği artırarak Demokratları köşeye sıkıştırmakla kalmayıp federal hükümetin sınır dışı çabalarına eyaletlerin potansiyel direnişini de kırmak istiyor.
Trump'ın çok ender durumlarda kullanılan Ayaklanma Yasası'nı işletmesi durumunda krizin yönetilemez hale gelmesi kuvvetle muhtemel. Anayasayı koruma yemini eden askeri güçlerin iç güvenliği sağlamakta çok özel durumlar dışında kullanılmasını açıkça engelleyen Posse Comitatus gibi yasalar bunu engelliyor. Trump'ın ülkenin yasa dışı göçmenler tarafından 'işgal' altında olduğunu söyleyerek attığı bazı adımlar mahkemelerden dönmüştü. Ayaklanma Yasası'nın yürürlüğe girmesi durumunda ise askerler sivil halka karşı kuvvet kullanmak durumunda kalacağı için anayasal görev ve yükümlülüklerine aykırı emir alıp almadığı şeklinde anayasal bir çelişkiyle karşı karşıya kalabilirler. Ayrıca böyle bir durumda hem federal mahkeme hem de Anayasa Mahkemesi devreye girebilir zira federal hükümetle eyaletler arasında yetki ve egemenlik krizi yaşanacaktır. Trump ayaklanma kelimesini ağzına almasına karşın şimdilik bu yasayı işletmeye çalışmadı ki bu da şimdilik siyasi önceliklerinin öne çıktığına işaret ediyor.