Elon Musk'ın siyasi mirası

Dünyanın en zengin iş insanı Elon Musk yalnızca bir teknoloji girişimcisi ve fütürist olarak değil aynı zamanda önemli bir siyasi aktör olarak şimdiden tarihe geçti. Kendisini kült lideri gibi takip eden ve her yaptığında bir deha aramaya kalkanlar kadar teknoloji ve iş dünyasındaki başarısının o kadar da abartılmaması gerektiğini savunanlar da var. Kimilerine göre son derece ilerici, kimilerine göre ise narsist kişiliğinin yansıması olarak görülmesi gereken ayrıksı fikirlere sahip olan Musk'ın Trumpçı siyasetin kilit figürlerinden biri haline gelmesi üzerine çok fazla tartışılacak bir konu. Milyarderlerin siyasete orantısız etki yapabilmesinin en uç örneklerinden biri olan Musk'ın devlet kurumlarını verimli hale getirme adına radikal bir devlet küçültme operasyonuna girişmesi Amerika siyasetinde eşine az rastlanır bir tecrübe oldu. Trumpçı siyasal söylemin yaygınlaştırılmasından finansal normların yeniden tanımlanmasına kadar birçok alanda etkisi olan Musk'ın Trump yönetiminden ayrılması en azından şimdilik devlette hızlı değişim gerçekleştirmenin ne kadar zor olduğunu fark etmesinden kaynaklanıyor olsa gerek.


MUSK'IN DÖNÜŞÜMÜ

Musk'ın siyasi kimliği zaman içerisinde önemli bir dönüşüm geçirdi. 2016 öncesinde teknolojiye odaklı, siyasete mesafeli ve liberteryen görüşleriyle önce çıkan Musk, Trump'ın ilk döneminde görece pragmatik bir tavır sergilemişti. Musk Trump yönetiminin danışma kurullarında yer alarak siyasetle angajmandan kaçınmamıştı ancak Paris İklim Anlaşması'ndan çekilme kararı sonrası bu görevi bırakarak tavır koydu. Bu Musk'ın Demokratlara yaklaştığı anlamına gelmiyordu zira Musk Biden yönetimiyle de pragmatik bir ilişki içinde olmaya çalıştı. Ancak Biden'ın organize ettiği bir elektrikli araç zirvesine Tesla'nın sendikalara izin vermediği için çağırılmaması Musk'ın Demokrat yönetimle arasının soğumasına neden oldu. Demokratların sendikalara desteğini özel çıkar gruplarını kollayarak teknolojik inovasyonun önünü kesmek olarak yorumlayan Musk, giderek Cumhuriyetçilere yaklaşmaya başladı.


Pandemi koşullarında alınan tedbirlere karşı oluşan Cumhuriyetçi tepki bağlamında, Twitter, Facebook ve YouTube gibi sosyal medya kanallarının Trump'ı sansürlemesine tepki gösteren Musk 2022'de Twitter'ı 44 milyar dolara satın aldı. Bu hamlesiyle siyasi tartışmaların en yoğun yaşandığı bir platformu özgürleştirmek iddiasını hayata geçirmeye çalışan Musk, Trump ve diğer birçok yasaklı figürün platforma dönüşünü sağlamaya çalıştı. 2024'te Trump'a yönelik suikast girişimi sonrası Musk'ın Trump'a açık destek vermesi, siyasi duruşunda bir dönüm noktası oldu. Musk, yalnızca bireysel bir ifade özgürlüğü savunucusu değil, aynı zamanda Trumpçı değerleri savunan siyasi aktivist bir figür hâline geldi. X üzerinden Trump'a destek mesajları paylaşmakla kalmayıp Trump'a empatiyi artıracak içerikleri öne çıkaran algoritma değişikliklerine de imza attı. Kendisine karşı oluşan tepkiyi umursamaz görünen Musk, Amerikan sağ popülist hareketi içinde adeta bir kültürel kahraman figürü haline geldi.


DOGE

Musk'ın liderliğini yaptığı Hükümet Verimliliği Departmanı (DOGE), 2025 başında Trump tarafından federal harcamaları azaltmak ve bürokrasiyi küçültmek amacıyla kuruldu. Kongre tarafından kurulan bir bakanlık olmamasına rağmen müesses nizamı bütçe kesintileriyle terbiye etmeye çalışan DOGE, ilk etapta 2 trilyon dolarlık tasarruf sözü vermesine rağmen Musk'ın görev süresi sonunda bu rakam 160 milyar dolara revize edildi. DOGE, federal kurumlarda büyük çaplı işten çıkarmalar gerçekleştirdi, DEI (çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık) programlarını hedef aldı ve bazı kurumları kapattı. Yapay zekâ ile kamu çalışanlarının iletişimlerinin izlenmesine kadar varan agresif birçok düzenlemeye imza atan DOGE, birçok federal ajansın işleyişini aksattı ve çalışanların tepkisini çekerek kamu hizmetlerinde ciddi aksamalara yol açtı. Musk'ın görev süresi boyunca elde edilen tasarrufların, yasal maliyetler ve gelir kayıpları nedeniyle net bir kazanç sağlamadığı, hatta bazı analizlere göre ek maliyet dahi getirdiği öne sürüldü. Musk'ın en son geçirilen bütçe tasarısını açıktan eleştirmesi, DOGE ile hedeflenen federal devlet küçültmesi harekatının gerçekçi olmadığının farkına vardığının en önemli göstergesiydi.


Musk'ın Amerikan popülist sağıyla kurduğu gelgitli ilişki ve ittifak, kendisini hem Trumpçı hareketin finansörü hem de sistem karşıtı söylemlerin sembol isimlerinden biri haline getirdi. X üzerinden kullandığı iletişim gücü, DOGE üzerinden yürüttüğü bürokrasiyle savaş ve Trump'a verdiği açık destek Musk'ı dünyanın en zengin iş insanı olmaktan öte bir siyasi fenomen haline getirdi. Musk'ın siyasi mirası; devlete karşı bireysel girişimciliğin, kurumsallara karşı sıra dışı yaratıcılığın ve müesses nizama karşı teknoloji platformlarının gücünün yükselişini temsil ediyor. Ancak bu mirasın içinde Steve Bannon gibi daha ideolojik Trumpçı milliyetçilerin Musk'ı benimsememesinin yarattığı dışlanmışlık da var. Musk bir yandan toplumsal kutuplaşmayı derinleştirdiği ve kurumlara savaş açtığı için bir nefret objesi haline geldi, bir yandan da daha sert ve ideolojik Trumpçıların hedefine koyulmaktan kurtulamadı. Bunlara bireysel hırsı ve siyasi angajmanlarının Tesla markasına zarar vermeye başlamasının eklenmesi, Musk'ın Trump yönetiminden uzaklaşmasını mecbur kıldı.