Texas eyaletinde seçim bölgesi haritasının Cumhuriyetçiler lehine yeniden çizilmesi çabası, Amerikan siyasetindeki kutuplaşmanın derinleşerek devam edeceğinin en son işareti oldu. Başkan Trump'ın talebiyle Texas eyalet meclisinde kabul edilen yasa tasarısı, seçim bölgesi mühendisliği üzerinden Cumhuriyetçilere 5 milletvekili koltuğunu değiştirme şansı tanıyor. Amerika'nın etnik ve kültürel ayrışmasının sembolü haline gelen bu pratik, yerel siyasette belirleyici olabiliyor ancak bugüne kadar bu kadar açıktan kullanılmamıştı. Temsilciler Meclisi'nde Cumhuriyetçilerin Demokratlara üstünlüğünün halihazırda sadece üç koltukla sınırlı olması, Trump'ın çağrısıyla Texas'taki Cumhuriyetçileri harekete geçirdi. 2026 Kasım seçimlerinde Kongre'nin alt kanadını kaybetmek istemeyen Trump, bu mühendislik çabasıyla Cumhuriyetçi vekillerin sayısal üstünlüğünü garantilemeye çalışıyor.
Bu çabaya aynı şekilde cevap vermeye çalışan California'nın Demokrat Valisi Gavin Newsom ise Demokratların Trump'la mücadelesinde yeni bir yol haritası çizmeye çalışıyor. Texas'taki yasanın geçmesi durumunda California eyaletinde Demokratlar lehine benzer bir yasa geçirmeye hazırlanan Newsom, bir süredir Trump'a karşı Trumpçı metotlarla mücadele edilmesi gerektiğini savunan bir siyasi çizgi oluşturmaya çalışıyor. Eski Başkan Obama'nın da desteklediği bu yaklaşım, seçim bölgesi mühendisliği çabalarının başka eyaletlere de sıçramasına neden olabilir. Amerikan siyasi kutuplaşmasının daha da sertleşmesi anlamına gelecek bu kavga, halihazırdaki ekonomik ve kültürel ayrışmanın da bir ifadesi aslında. Seçim bölgelerindeki etnik, kültürel ve siyasi eğilimlerin daha tekdüze hale getirilmesinin önünü açacak olan bu sürecin siyasette her iki tarafa da net bir kazanım sunması da zor.
EKONOMİK VE KÜLTÜREL AYRIŞMAAmerikan tarihinde en önemli kırılma noktalarının başında iç savaş dönemini temsil eden kuzey-güney karşıtlığı gelir. Köleliğin resmen ortadan kaldırılması sonrasında birçok güney eyaletinin uyguladığı ayrımcılık politikaları 1960'lara kadar devam etti. Ayrımcılığın anayasal olarak yasaklanması sonrasında ise ekonomik ve kültürel ayrışma fiili olarak devam etti. Amerikan siyasetinde son yıllarda iyice öne çıkan siyasi kutuplaşmanın temelinde de birçok etnik ve sosyo-ekonomik grubun birbirlerinden ayrı kümeler halinde yaşamaları yatıyor. Şehir merkezleri, banliyöler ve kırsal bölgelerin ekonomik ve kültürel olarak birbirinden farklılaşması ayrımcılığın fiili olarak devam etmesine zemin hazırlıyor. Farklı ekonomik, sosyal ve etnik grupların kendi aralarında sosyalleştiği 'kurtarılmış bölgeler' sanıldığından çok daha yaygın. Bu durumda mikro düzeyde yekvücut sınıfsal, ırksal ve ekonomik kümeleşmenin ortaya çıktığı bir ülkede, dar bölge seçim sistemi siyasetçilerin dar grupların oyunu almasını kolaylaştırıyor.
Somut örnekleriyle anlatmak gerekirse, yoğun nüfuslu ve eğitim seviyesi yüksek bölgelerde liberal görülen Whole Foods gibi bir marketler zinciri öne çıkarken, daha seyrek yerleşimli banliyölerde ve şehirler arası karayollarında daha muhafazakâr Amerika'yı temsil eden Cracker Barrel restoran zinciri hâkim. Bu iki zincirin birbirlerinden sistematik olarak uzak kalması, buralarda tüketim yapan insanların da birbirleriyle çok az etkileştiğine işaret ediyor. Farklı toplulukların birbirinden yalıtıldığı bir toplumda, Amerika'nın meşhur 'eritme potası' iddiasının aslında farklılıkları eritmeye değil de korumaya yaradığını söylemek mümkün. Dini aidiyet konusuna bakıldığında, şehirli sanayileşmiş kuzeydoğu bölgesinin daha fazla kendini dinsiz olarak tanımlayan insan barındırdığı buna karşın güney eyaletlerinde kendini beyaz Evanjelist olarak tanımlayanların çok daha fazla olduğu görülüyor. Amerika'nın iki kıyısındaki liberal eyaletlerde sendikalaşma veya elektrikli araç benimseme oranları çok daha yüksekken, muhafazakâr ve daha fakir eyaletlerde 'dolar dükkanlarının' daha yaygın olması göze çarpıyor.
DAR BÖLGE SEÇİM SİSTEMİ VE SİYASİ KUTUPLAŞMAAmerikan toplumunun bu şekilde birbirinden keskin biçimde ayrışan ekonomik, sosyal ve kültürel topluluklardan oluşması, dar bölge seçim sisteminin bu çizgileri koruyarak daha da kalın çizgilerle çizilmesine zemin hazırlıyor. Texas'ta yapılmaya çalışılan seçim bölgesi mühendisliğine bu gözle bakıldığında, Houston ve Dallas gibi Demokrat eğilimli büyük şehir merkezlerinin seçim sınırlarının Cumhuriyetçiler lehine yeniden çizilmeye çalışıldığı görülüyor. Bu şekilde Cumhuriyetçilerin demografik dezavantajlarının önünü almaya çalışmaları, Demokratların da bu yöntemlere başvurmasının önünü açacak görünüyor. Son yıllarda popülizmin yükselişiyle mikro siyasetin ulusal gündeme çok daha hâkim olmaya başlaması eğiliminin artmasını beklemek gerekiyor. Orta yol Cumhuriyetçi veya Demokrat siyasetçileri sistemin uçlarına iten bu gelişmeler, Amerikan siyasetinin sağ ve sol uçlara doğru hareket ederek kutuplaşma olgusunu daha da derinleştirecek görünüyor.