Zenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor

Boşverin siyaseti, PKK'yı, gelin bugün dedikodu yapalım.

Söylemesi ayıptır birkaç gündür Bodrum'da deniz kenarındayım. Önceki gün bir ara kafamı kaldırdım, gökyüzünü siyah bir duman kaplamış. Önce orman yangını mı acaba diye düşündüm ama dumanın renginden anlaşılıyordu, yine bir tekne yanıyordu.

Sonra haberlerde gördüm, önceki gün Türkiye kıyılarında biri benim de dumanını gördüğüm olmak üzere iki motoryat birden yanmıştı.

Ben Bodrum'a 70'lerin sonu 80'lerin başından beri geliyorum. Yani en azından son 45 yılını biliyorum buraların.

Haritayı açıp bakarsanız Bodrum, Ege'ye uzanan bir yarımadadır aslında. Bu yarımadanın kuzeyinde Güllük Körfezi bulunur, güneyinde ise Gökova.

Tekne turizmi ve tekne sahipleri için Güllük körfezi çok da çekici bir yer değildi eskiden. Ağzının tadını bilenler Gökova'da dolaşırlardı tekneleriyle. Ama son birkaç yıldır dikkatimi çekiyor: Artık Güvercinlik'ten başlayarak Güllük Körfezi'nin neredeyse her noktasında yaz boyu yerinden kıpırdamayan veya pek az kıpırdayan tekneler kıçtan kara bağlı.

Bu teknelerin tamamı motoryat denen türdeki tekneler. Gerçek denizcilerin pek tercih etmediği yüzen konforlu evler bunlar.

Bu motoryatların en küçük ve mütevazıları İstanbul'da bir apartman dairesi fiyatına; iyice büyükleri ise İstanbul'da Boğazda bir yalı veya villa fiyatına.

Sadece alım fiyatı diye de bakmayın; hepsinin yıllık işletme masrafı en azından 60 bin Euro'dan başlıyor, 250-300 bin Euroya kadar varıyor. Tekne büyüdükçe personel sayısı artıyor, 24 saat çalışan jeneratörlerin yakıt giderleri inanılmaz boyuta varıyor, marina kirası, yıllık bakım ve sigorta bedelleri derken sahiden çok pahalı bir lükse dönüşüyor bu tekneler.

Havaalanından şehre doğru ilerleyin, Torba kavşağından Türkbükü-Yalıkavak istikametine saparsanız, bir zamanlar sadece zaman zaman gündelik birkaç teknenin uğradığı Demir Koyu başta olmak üzere koylarda artık sabit duran dev motoryatlar göreceksiniz.

Türkiye'de tekne sayısının artmasından değil artık özellikle pandemi sonrası bir patlamadan söz etmek gerektiğini düşünüyorum. Gerçekten hayal edilemez miktarda çok tekne var Türk kara sularında, Türklere ait.

Bunların çoğunluğu ülkemizin vergi düzeninden ötürü yabancı bayrak taşıyorlar o yüzden tam sayılarını istatistiklerde görmek imkansız ama kaba bir gözlem nasıl bir patlama yaşandığını sergiliyor zaten.

Sadece Bodrum da değil. Gidin Çeşme'ye, veya daha güneye inin Marmaris'e, Fethiye'ye ve Göcek'e gidin, özellikle Göcek'te motoryatlardan denizde kulaç atacak yer kalmadığını göreceksiniz.

Sadece motoryatlar da değil; çoğu motoryatın yanında bir de son modamız olan RIB adı verilen ve bazılarının uzunluğu 38 feet'e kadar varan sürat tekneleri var. Büyük tekne yerinde duruyor, patron ve misafirleri bu hızlı botlarla geziyor veya bir yerden bir yere gidiyor. Bu RIB (Rigid Inflatable Boat-Sert Şişirilebilir Bot) denen araçların arkasında bazen 2 tane 400 beygirlik motor oluyor, bunlar kolayca denizde müthiş bir hız olan 40 mil hıza çıkabiliyor.

Bu RIB'lerin irice olanlarının fiyatı da İstanbul'da bir apartman dairesi fiyatı aslında. Yani bu "oyuncaklar" çok pahalı şeyler.

Geçen yıl çok sayıda RIB kazası yaşandı kıyılarımızda ve yakınımızda. Bu yıl ise dikkat çekici sayıda çok tekne yangını var. Daha önceki gün iki tane motoryat, biri Bodrum Türkbükü'nde, diğeri Çeşme Marina'da yandı işte.