Hukuk devletinden çadır devletine, oradan da keyfi devlete bir adım daha

Türkiye'de Anayasa ve yasalar yürürlükte mi Bu sorunun cevabı şu: Hem evet hem hayır.

Anayasamıza göre Türkiye bir 'hukuk devleti.' Aslında Wittgenstein yaşasa Anayasada bunu yazmasını saçma bulurdu. Bir ülke Anayasaya dayalı olarak, yani bir üst kanuna dayalı olarak varoluyorsa, o Anayasanın kurduğu şey zaten tanımı gereği hukuk devletidir, bunu ayrıca zikretmeye gerek olmamalı.

Ama hayır, bizde bu özellikle zikredilmek zorundadır; çünkü tek seferde anlayamayabiliriz.

Yine de bu çift dikişe rağmen Türkiye hukuk devleti falan değil.

Siyaset bilimi literatüründe 'hukuk devleti'nin tersi keyfi yönetimdir. İnsanlık tarihi, bu arada biz Türklerin tarihi de, bu keyfi yönetimden kurtulma çabasının tarihidir aynı zamanda.

Sümerler'in binlerce yıl önce bulduğu şey, ortaya 'Hamurabi Kanunları'nı koymaktı. Koca devlette, kuralların her yerde aynı uygulanmasını sağlamanın yegane yolu kanun çıkartmak.

Herkes Osmanlı'yı şer'i hükümlerle yönetilen, yani din kurallarıyla yönetilen bir devlet sanır ama bu doğru değildir. Osmanlı, en azından Fatih Sultan Mehmet'ten beri seküler bir devletti. Yani dünyevi konuları kanunla düzenlerdi.

Osmanlı'da Fatih Sultan Mehmet'in 'Kanunname'leri meşhurdur. Lakabı 'Kanuni' olan bir padişahımız var, daha ne olsun. Bu keyfilikten çıkıp kanunlarla yönetme çabasını daha iyi ne anlatabilir

Ama olmayınca olmuyor. Kanuni Sultan Süleyman'ın kanununu oğlu bozuyor, onun kanununu torunu bozuyor ve sonuçta ortaya (daha hukuk devletinin icadına çok var) kanun devleti bile çıkamıyor, keyfi bir yönetim çıkıyor.

Acaba Osmanlı'nın uzun çöküş dönemini kanunlarda ve yönetimde bu istikrarsızlığa bağlamak çok mu abartı olur Sanmıyorum. Osmanlı'nın istikrarsızlığının kaynağı saraydı, çöküşte devleti yöneten ve devletin uyguladığı kuralların sürekli değişiyor olması da kuşkusuz etkili oldu.

Her neyse, tarihe dalarsak çıkamayız, hızla bugüne gelelim.

14 Mayıs 2023'te halkın oylarıyla Meclis'e girmeye hak kazanan Can Atalay milletvekili mi, değil mi

Ülkenin bir yüksek yargı kurumu, Yargıtay, Anayasanın bağlayıcı maddesini uygulamamakta, yani aslında 'Anayasal düzene karşı darbe' yapmakta ısrarlı ve hiçbir kuvvet onu engellemiyor. Öyle olunca Anayasamız da kısmen yürürlükten kalkmış bir durumda.

Yazılı kural, yani hukuki anlaşmazlıklar olması halinde Anayasa Mahkemesi kararının geçerli olacağı ve AYM kararlarının herkesi ve her kurumu bağladığı kuralı, bir çocuğun bile anlayabileceği kadar sarih olduğu halde, Can Atalay adının sık sık içinde geçtiği bu krizimiz bitmiş değil. Bitme ümidi de yok, çünkü böyle bir kriz yaşanıyor olması devleti yönetenlerin umurunda değil, hatta belki hoşlarına bile gidiyor, çünkü keyfi uygulamaların alanını genişletiyor bu kriz.

Alın size son keyfi uygulamamız. Bilgi Teknolojileri Kurumu BTK 2 Ağustos günü Instagram adlı sosyal medyayı kapattı. Bu sosyal medyayı seversiniz sevmezsiniz (ben sevmeyenlerdenim) bunun bir önemi yok.

BTK, elinde tamamen farklı durumlar için (mesela çocuk pornosu gibi) bulunan istisnai idari yetkisini kullandı Instagram'ı kapatırken. Kanun bu istisnai yetkinin belli bir süre içinde mutlaka mahkeme denetiminden geçmesini emrediyor. Aradan 5 gün geçti, mahkemeye giden gelen yok. Dolayısıyla bu engelleme kararının neden verildiğini hala bilmiyoruz.