Dünyada da böyle, Türkiye'de de. Devletin veya yasa koyucunun kimi kararları suçun artmasına neden olabilir.
Bu konuda ülkemizden tipik örnek, sahte içki yapımı. Zaman zaman yüzlerce kişinin ölmesine yol açan bu sahte içki meselesinin başka hiçbir uygar Batı ülkesinde değil de bizde görülmesinin sebebi Batılıların bu işe tenezzül etmemesi değil.
Türkiye'de aldığınız alkollü içkilerin fiyatının yüzde 65'e varan bölümünü çeşitli isimler altındaki vergiler oluşturuyor.
Bu yüksek oranlı vergi de sahte içki yapımını da tüketimini de teşvik ediyor.
Tüketiciler daha ucuz olduğu gerekçesiyle, sahte içki imal edenler ise devletin sebep olduğu yüksek fiyatlar sayesinde oldukça tatmin edici bir kâr oranıyla satış yapma imkanı elde ediyor. Ve bu yüzden ülkemizin bu kanayan yarası açık kalmaya devam ediyor.
Alkolden alınan vergi oranı makul bir seviyeye inse belki devletin vergi tahsilatı da artacak ama en önemlisi sahte içki ölümleri sona erecek.
Ama hayır. İktidarımız alkollü içeceklere karşı ideolojik bir tutum sergilediği için vergiyi düşürmüyor, bu yolla içki içmeyi caydırarak bizi terbiye etmeye uğraşıyor.
Bu konuda bir başka tipik örnek yasadışı bahis konusu.
Devlet bahis üzerinden iki çeşit vergi alıyor. Bu vergilerden birinin muhatabı bahis oynatan şirketler, kuruluşlar. Spor müsabakaları üzerine yapılan bahislerde toplam cirolarının yüzde 5'ini, at yarışlarında cirolarının yüzde 7'sini ve Milli Piyango benzeri diğer şans oyunlarında cirolarının yüzde 10'unu vergi olarak ödüyorlar.
Bu oranlar aslında 2024 yılı başına kadar daha da yüksekti ama 1 Ocak 2024'te yazdığım seviyelere indirildi. Fakat verginin hasılat üzerinden adeta KDV gibi alındığına dikkat edin, bu büyük bir vergi geliri kapısı. Ve elbette bu vergiyi sonunda şans oyunu veya bahis oynayanlar ödüyor, şirketler değil. Şirket vergiyi bahis veya bilet ücretine dahil ediyor çünkü.
Şans oyunları ve bahislerden alınan ikinci tür vergi ise bu oyun veya bahislerde kazananlardan alınıyor. Elde edinilen bahis veya oyun kazancının yüzde 20'si "Veraset ve İntikal Vergisi"ne tabi.
Fakat yasadışı bahis ve kumara suç örgütlerini ve bireyleri teşvik eden yegane şey bu vergiler değil.
Devlet, gerek spor müsabakalarında yapılan bahisleri ve gerekse Milli Piyango, Şans Topu vs oyunları oynatma konusunda tekel hakkına sahip ve bu hakkını özel şirketlere kiraya veriyor ve özel tekeller yaratıyor.
Tabii bahis veya şans oyunu oynatmak isteyen ve devletin ihalesini kazanan şirketler bunu başarabilmek için kendi komisyonlarını düşürüyorlar ihale aşamasında ama ne kadar düşerse düşsün sonuçta "risksiz" iş yapmak için bu oyunlardan bir de komisyon kazancı elde ediyorlar. Oysa kumarda kaybedenlerin parasını almakla yetinebilirler.
Hiç kuşkusuz bu şirketler gerek bahisleri gerekse şans oyunları oynatabilmek için kuvvetli alt yapılar kurmaya, bilgisayar sistemlerinden web sitelerine ve başka şeylere kadar bir sürü yatırım da yapmak ve sürekli bir işletme gideri yaratmak durumunda.