Donald Trump, 79 yaşında ama bütün davranışlarıyla kaprisli bir ergen gibi. Henüz yeni oluşmakta olan egosu başka her şeyin önüne geçiyor, kendi kişiliğini ve bağımsız varlığını herkese kanıtlama arayışında.
Temel derdi kendi egosunu herkese göstermek, bağımsız bir varlık olduğunu herkese ispat etmek olduğu ama henüz bilgisi-görgüsü-tecrübesi eksik olduğu için kendi içinde bir düşünce tutarlığına da sahip değil.
Dediğim gibi 79 yaşında olduğuna bakmayın, o bir ergen.
Bütün ergenler gibi affedilebilir hatalar yapmaya çok eğilimli ama tabii bugün bulunduğu konumda bütün dünyayı yönetiyor, o yüzden hatalarının bedeli çok ağır olabilir, affetmek de kolay olmayabilir onu.
Bir örnek vereyim:
Trump daha muhalefetteyken Rusya-Ukrayna savaşının daha başlamadan önlenebilir bir savaş olduğunu söyledi.
Bu sözlerin arkasındaki mantık, Amerikan gücünün ve caydırıcılığının devreye girip Rusya'yı engellemesi ama bu arada Ukrayna'yı da dizginlemesiydi. Çünkü Ukrayna o sırada işgal altındaki topraklarını geri almaya uğraşıyordu.
Trump'ın bu görüşü, tartışmalı olmakla birlikte kendi içinde tutarlı bir görüştü; gerçekten de Joe Biden Amerika'sı bu savaşı başlamadan durdurabilirdi belki de. Denemedi bile, aksine kışkırttı.
Sonra Trump iktidara geldi ve vaadini yerine getirmek için çalışmaya başladı. Tek yaptığı, Ukrayna Devlet Başkanına "Sen bu savaşı kazanamazsın" demek oldu. Ukrayna toprak tavizleri vermeli, istediği Amerikan güvenlik garantisi için de madenlerinin işletmesini Amerikan şirketlerine devreden bir anlaşmayı imzalamalıydı. Rusya'ya tek kelime bile söylemiyordu.
Yani ABD kendi ağzından kendi caydırıcılığının Rusya'yı durdurmakta yetersiz kaldığını kabul etmiş oluyordu. Amerikan Başkanı Rusya'nın "kazanmasına" razı oluyordu. Kendi fikirleri arasında kendi kendine yarattığı bu çelişki Trump'ı hiç rahatsız etmedi. Çünkü o egosunu, kendi varlığını sergilemenin peşindeydi, diğer her şey, buna MAGA fikri dahil, ikinci plandaydı.
Söylediğinin Amerika'yı (ve Batı'yı) Rusya'ya boyun eğer bir pozisyona sokması onu hiç etkilemedi.
Ukrayna onun dediklerini yaptı. O anlaşmayı imzaladı. Toprak tavizine de gayrı resmi olması şartıyla razı oldu.
Ama bu kez Putin pazarlığı bu şekilde yürüten Trump'ın zaaf gösterdiğini düşündü ve daha fazlasını istedi.
Bundan beş hafta önce Trump Putin'e bir anlamda teslim oldu, onun üstünlüğünü, kendi ülkesinin caydırıcılığının ise anlamsızlığını kabul etti. Bunun ülkesi ve kendisi için utanç vericiliğinin farkına varması için aradan beş hafta geçmesi gerekti.
Şimdi Trump, tam tersi bir pozisyona geçti. Ne kendi ordusunun, ne kendi ülkesi komutasındaki NATO'nun ne de en hayalperest Ukraynalı'nın bile rüyasını bile görmediği bir şeyi, Ukrayna'nın aslında Rusya'yı savaşta yenebileceğini ve orijinal topraklarını (Herhalde buna Kırım da dahil) geri alabileceğini söyledi.