Anayasayı bir kere delsek ne olur

Turgut Özal, "Anayasayı bir kere delmekten bir şey olmaz" demişti zamanında.

Onun bu sözü söylemesinden sonra Anayasamız defalarca delindi. Şu anda bile orta yerinde koca bir delik var: Anayasa Mahkemesi kararı uygulanmadı bu ülkede.

Şu sıralar dünyada bizden beter durumda bir ülke var: Hukuk devletinin kalesi bildiğimiz Amerika Birleşik Devletleri.

Şimdi onlar 'Anayasayı bir kere delmekten bir şey olmaz' sözünün faziletlerini yaşıyorlar.

Hukuk devleti, demokrasi ve bu ikisini korumak için geliştirilen kuvvetler ayrılığı sistemi, insanlığın yüzlerce yıllık siyasal düzen birikiminin bir sonucu olarak 18. yüzyıl sonundan itibaren Amerika Birleşik Devletleri öncülüğünde hayata geçen bir şeydi.

Aradan 250 yıl geçti ve şimdi sadece birkaç haftada hukuk devleti ve demokrasinin aslında ne kadar kırılgan olabildiğini hep birlikte tecrübe ediyoruz.

Hoş biz bu tecrübeyi çok önceden beri yaşıyorduk zaten ama bütün bu ilkelerin doğduğu yerde yıkılıyor olmasının anlamı çok başka.

Biliyorsunuz Amerikan Başkanının "Executive order" adı verilen başkanlık kararnameleri çıkarma yetkisi var. Bunlar, aynen bizde de olduğu gibi, yasayla düzenlenmeyen alanlarda başkanın idari düzenlemeler yapmasını sağlıyor.

Başkan Donald Trump 24 Ocak günü işe başladığı andan itibaren bu kararnamelerden yüzlercesini çıkardı; Amerikan basını bile takip etmekte zorluk yaşıyor.

Bu kararnamelerle yapılan işlerden bazılarına bazı mahkemeler yürütmeyi durdurma kararları verdiler.

Bunun üzerine Başkan Yardımcısı JD Vance çıktı, "Mahkemelerin yönetimin meşru kararlarını durdurma yetkisi yok" dedi. JD Vance, Amerika'nın en saygın hukuk okullarından biri olan Yale Üniversitesinden mezun bir insan ve bunu söyleyebildi.

Donald Trump örneğin Anayasayla verilmiş bir hak olan "Amerikan toprağında doğanların Amerikan vatandaşı olması" kuralının uygulamasını bir başkanlık kararnamesiyle durdurdu. Yani kendisi bir kararname yayınlayarak Anayasa kuralını ortadan kaldırmaya kalkıştı.

Hiçbir resmi sıfatı olmayan Elon Musk'a gayrı resmi bir kurum kurdurdu, DOGE adı verilen ama gerçekte olmayan bu kurumda, hepsi de maaşını Elon Musk'tan alan 40 kişinin çalıştığı sanılıyor. Bu insanların bir kaçının adını öğrendik ama çoğunluğu gizli. Bu grup içinde yer alıp yaşları 19-25 arasında değişen bazı genç bilgisayar mühendisleri önemli kamu kurumlarının içine daldı, kurumların bilgisayar sistemlerini değiştirip bilgileri dışarıdaki bir merkeze yönlendirmeye başladı.

Yönlendirilen bilgiler arasında Amerikan hükümetinin son derece hassas Hazine bakanlığı ödemeler bilgileri de var. Bu duruma geçmişte görev yapıp beş Hazine bakanı ortak bir makale yazarak itiraz etti, mahkeme kararları geldi uygulamayı durduran ama hiçbir şey olmadı.