Her şey 2000 yılında başladı.
ANASOL-M, yani ANAP- DSP ve MHP iktidarıydı.
Herkes içinde MHP'nin bulunduğu bir koalisyonun ülkeye zarar verecek tasarruflarda bulunamayacağını düşünüyordu.
Çünkü 12 Eylül öncesi Ülkücülerin mücadelesi unutulmamıştı. Ülke zora düşünce Ülkücülerin nasıl serden geçtiklerini, gençliklerini, hayallerini nasıl feda ettiklerini herkes görmüştü. Vatanı çiğnemek için önce onların cesetlerini çiğnemek gerekiyordu.
İkiz ihanet sözleşmeleri 1966 yılında Birleşmiş Milletler'de kabul edilmişti. O tarihten 2000 yılına kadar, demek ki tam 34 yıl Türkiye bu sözleşmelere imza atmadı.
Demireller, Özallar, Çillerler, Erbakanlar gelip geçmiş, hiçbiri bu sözleşmelere imza atmayı düşünmemişti. Oysa lafa gelince bu siyasetçilerin - vatanseverliklerine- şüphe ile bakılır. İleri geri laflar edilir. Şimdi Demirel'in ülke birliği ile ilgili sözleri Youtube'de yaygınlaşınca insanlar onu yeniden keşfediyor, başka bir veçhesini görüyor. Etnik bölücülüğe karşı o kadar etkili izah ve analizleri var ki, hâlâ o çapta analiz yapabilen ikinci bir siyasetçi yok. Türkeş'i ise hiç söylemiyorum, şu sıralar konuşmaları en çok tıklanan liderlerden biri o. Türkeş'le Bahçeli'nin son konuşmalarını yan yana koyun hiç bir benzerlik bulamazsınız. DEM Eş Başkanı Bakırhan'la Bahçeli'nin son konuşmalarını karşılaştırın birçok benzerlik bulacaksınız. Ne acı değil mi Savrulmanın da bir sınırı olur, bu savrulmada hiç bir sınır yok. Aynı şey sn Erdoğan için de geçerli; düne kadar "Kürt sorunu yoktur" diyor, muhalefeti PKK ile iş tutmakla suçluyordu. Bugün ise dünden çok farklı bir noktada.
Türkiye 34 yıl niçin ikiz ihanet sözleşmelerini imzalamadı Çünkü sözleşmelerin ortak birinci maddesi azınlıklara self- determinasyon hakkı tanıyordu.
Bir halk, kendi kaderini tayin etmek isterse referandum yoluyla, "eyvallah biz sizden boşanıyoruz" diyebilir. Bu sözleşmeler, farklı toplumsal gruplara bu hakkı tanıyor. İşte Türkiye kendi içindeki gruplara bu hakkı veren sözleşmeleri BM'de 2000 yılında imzaladı. Bahçeli'nin en ufak bir itirazı, çekincesi olmadı. Aradan bir süre geçtikten sonra 2002 yılında AKP iktidara geldi, AKP de bu sözleşmeleri 2003 yılında Meclis'ten geçirerek kanunlaştırdı.