Düğün değil seyran değil, eniştem beni niye öptü Tam öyle bir hâl yaşıyoruz, öpen öpene. Dün Akşener'i hapishane ile tehdit edenler, Fetöcülükle suçlayanlar, bugün koro halinde aman genel başkanlığı bırakma diyorlar. Önce Bahçeli devam et dedi, arkasından "gelin hanım daha bunlar iyi günlerin" diyerek Rize'deki saldırıları onaylayan Erdoğan gitme dedi. Onlar deyince Destici durur mu büyüklerinden rol kaparak, "sakın gitme burda kal" dedi.

Bu çağrıların İYİ Parti tabanında nasıl yankı bulduğunu tahmin etmek zor değil; onlar kal diyorsa bir çıkarları vardır; öyleyse Akşener gitmeli. Paranoya demezseniz bu çağrıların Akşener'i göndermek için söylendiğini düşüneceğim. Yani bu çağrılardan sonra böyle düşünmek çok abes olmaz, tabii Akşener'in son politik duruşu olmasaydı. Son duruş böyle bir yoruma ihtimal vermiyor. Akşener, yerel seçimlerde partisine değil, Cumhur İttifakı'na çalıştı. İşini gücünü bıraktı Yavaş ile İmamoğlu'nu eleştirdi. Kendisini ziyarete gelen Özgür Özel'e çok kaba davrandı, işte Cumhur İttifakı'nın liderlerini "gitme burda kal" diye çağrı yapmaya zorlayan Akşener'in bu tavrı,

Başka bir partinin iç işlerine müdahale en azından nezaketsizliktir. Seçimden tarihî bir yenilgiyle çıkan bir partide kimse yenilgiye sebep olanları alkışlamaz. İYİ Parti seçmeni kan ağlıyor, iktidar alternatifi olma hayalleri kurarken küsurat partileri ile aynı lige düşmenin acılarını yaşıyor. Bu öyle dışarıdan müdahalelerle telafi edilecek bir durum değil. Akşener daha genel seçim öncesi masadan niye kalktığını bile izah edemedi. Kılıçdaroğlu'nun adaylığına karşı çıkma iddiası bir hikâye, kimse buna inanmaz. Çünkü Kılıçdaroğlu genel seçimlerden en az bir yıl öncesinden CB adayı gibi davranmaya başlamış, Akşener'in çıtı çıkmamıştı. Tam seçim arifesinde masadan kalkmak vatandaşın masaya güvenini yıkmak içindi. Bu, Kılıçdaroğlu karşıtlığı ile izah edilemez. Kaldı ki CHP bugün seçim kazandıysa Kılıçdaroğlu'nun başlattığı CHP'yi ılımlılaştırma, millete yaklaştırma politikası yüzünden kazandı.