Apo'ya değil,Türk Milletine güvenin

Devlet yönetiminde inat olmaz. Bir siyaset faydalı,toplumda karşılığı varsa sürdürülür, yoksa sürdürülmez.

Çözüm siyaseti bunlardan biridir.

2013/15 yılları arasında milliyetçi muhalefetin uyarılarına rağmen birinci çözüm süreci sürdürüldü. Sonu hem yüzlerce şehit hem bölücü siyasetin tabanının büyümesi oldu. Habur rezaleti yaşandı, hendek terörü ile şehirler harabeye çevrildi. Örgüt, iktidarın her tavize müsait siyasetinden aldığı cesaretle, anlaşmak yerine savaşarak hedefe ulaşacağını düşündü.

O süreç, hiç bir zaman oyu yüzde 5'i geçmeyen bölücü siyaseti yüzde 13'lere kadar çıkardı.

Hiç şüpheniz olmasın, bu süreçtende karlı çıkacak olan etnik ayrılıkçılar olacaktır.

Erdoğan, birinci çözüm sürecinden sonra "Kürt sorunu bitmiştir" demiş hepimizin içini rahatlatmıştı. Bize göre zaten sorun Kürt sorunu değil, emperyalizmin 'böl yönet' sorunuydu. Bu ülkede münferit, kişi kaynaklı olayların dışında hiç bir zaman kimsenin Kürtle meselesi olmamıştır. İslam kardeşliğinden dolayı bugün Gazze'ye ağlayan bir halkın, en az bin yıldır beraber olan aynı suyu ekmeği, tarihi ve kültürü paylaşan Kürtlerle sorunu olduğu düşünülemez. Kürt sorunu dedikleri şey ,emperyalizmle el ele bir avuç bölücünün birlikte oluşturdukları bir inşadır. Başka bir inşa ile bu süreç tersine çevrilebilir.

Ne yazık ki, Erdoğan bitti dediği süreci yeniden başlatmıştır. Bugün MHP'nin sürecin içinde olması onun mahsurlarını ortadan kaldırmaz, meşru hale getirmez.

Kaldı ki, milliyetçilerin kahir ekseriyeti Bahçeli ile aynı görüşte değildir. Zira Bahçeli, eline fırsat geçmişken PKK'nın ipini çekmeyen kişidir. İkiz ihanet sözleşmesi 1999'da onun koallisyon ortağı olduğu dönemde imzalanmıştır. Apo'nun idamı onun iktidar ortağı olduğu dönemde askıya alınmıştır. MHP'li üyeleri idamın görüşüldüğü komisyona göndermeyerek komisyondan idam çıkmasını engellemiştir.