Atatürkün armağanını Efeye çok gördüler

ATATÜRK, 23 Nisan'ı yalnızca Türk çocuklarına değil, dünyanın bütün çocuklarına armağan etti.

Ancak bu yıl 23 Nisan'da gördük ki...

Sadece derilerinin renginden ötürü kendilerini üstün zanneden kimileri Atatürk'ün armağanını sekiz yaşındaki Afro-Türk çocuğumuz Efe Diallo Ercan'ın ellerinden çekip almaya cüret ediyor.

Günlerdir küfrediyor, hakaret ediyor ve aşağılıyorlar.

Küçük Efe'nin ne derisinin rengini bıraktılar...

Ne annesinin Afrikalı oluşunu!

Kimileri, torununu 23 Nisan'da kutlamaya götüren babaanneyi Alman ajanı diye suçlayacak kadar akıl sağlığını kaybetti.

Irkçılık ve yabancı düşmanlığı sanki suç değil de hakmış gibi bütün insani değerleri çiğnediler.

Linç ateşi 23 Nisan'da Taksim'deki kutlamada Efe'nin Ekrem İmamoğlu ile fotoğraf vermesiyle yakıldı.

Bu fotoğraf İmamoğlu'nun geçen hafta dolaşıma sokulan, dört yıl önce bir konferansta sarf ettiği "Yerel halk" ifadesi ile birleştirilerek, hem İBB başkanı hem de Efe linç edildi.

İmamoğlu'na saldırırken...

İnsanlığı ayaklar altına aldılar.

KÜÇÜK İLBER

Dün Efe'nin babası Emre Ercan ile görüştüm. Bana o fotoğrafın hikayesini anlattı.

Emre Ercan, 12 yıl önce Gine'de çalışırken, eşi Safiatou Diallo ile tanışıyor. Türkiye'ye yerleşip evleniyorlar.

Eşi Türk vatandaşı oluyor.

Sekiz yıl önce oğulları Efe Diallo doğuyor.

Efe, otizmli.

Devlete ait ilkokulda özel sınıfta okuyor. Ayrıca rehabilitasyon merkezine gidiyor. Derslerinde başarılı ve tarihe meraklı olduğu için lakabı 'Küçük İlber'miş.

MİLLİ TÖRENLERİÇOK SEVİYOR

Emre Ercan, oğlunun törenleri çok sevdiğini belirterek, şunları söylüyor:

"Esas duruşta durmayı, İstiklal Marşı okumayı, bayramları çok seviyor. Hastalığından ötürü zaptetmek biraz zor. Televizyondan gördüğü kişilerin yanına gidip onlarla konuşmak istiyor. 'Yok' desen kitleniyor."

O gün babaannesi Handan Ercan, torununu Taksim'deki kutlamaya götürmüş.

Handan Hanım, şunları anlatıyor:

"Her 23 Nisan'da ve milli bayramlarda çıkarız. Efe'nin elinde bayraklar vardı, benim de elime tutturdu. Polisler tanıdı, 'Efe gelmiş' dediler. Efe, İmamoğlu'nu gördü. Tutamıyorum, gitmek istiyor. İmamoğlu, 'Bırakın' diye işaret etti. Götürdüm. 'Yanımda durabilir, mahsuru yok' dedi. Özel bir çocuk olduğunu söyledim. 'Anladım' dedi. İmamoğlu, Üsküdar'da akşam konser olduğunu söylemiş. 'Babaannen seni oraya götürsün' demiş. İşte, bu kadar. Vay efendim, İmamoğlu'nun kulağına ne söylemişim... Ben Alman ajanı oldum! Olacak iş değil."

TİKSİNDİRİMESAJLAR

Baba Emre Ercan, sosyal medyada ırkçı saldırıların ve iğrenç paylaşımların olduğunu ifade ediyor.

"İki gruba ayırıyorum. Biri trol ordusu... İkinci grupta ırkçı ve Nazi kıvamında tiksindirici hakaretler aldık" diyor.

Türkiye'de hiç ırkçı saldırıyla karşılaşmadıklarını kaydediyor. "Başıma gelince siyasi ortamın ne kadar leş bir seviyeye geldiğini anladım" diyor.

Eşinin ve oğlunun yazılanlardan haberdar olmadığını söylüyor.

Koray Aydın: 'Özü başına' doğru değildi

Koray İyi Parti, yarın olağanüstü kurultaya gidiyor.

Üç aday yarışacak:

Koray Aydın, Müsavat Dervişoğlu ve Tolga Akalın.

Dervişoğlu, kendisine açık açık destek veren Akşener'ın siyasi doğrultusunu takip edecek.

Akalın, 'Üçüncü Yol' diye tanımladığı, milliyetçilerin birliğini ve İyi Parti'nin bu birliğin çatısı olmasını savunuyor.

Aydın ise diğer iki adaydan ayrışarak, Akşener'in 'özü başına' kararının hatalı olduğunu düşünüyor. İyi Parti'nin merkeze oturmasını, Özgür Özel, Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu ile bozulan ilişkilerin onarılmasını, eğer ihtiyaç varsa yeni işbirliklerine gidilmesini savunuyor.

Aydın'ın aday olmasının arka planında, seçimden sonra kapalı toplantıda Akşener'in sarf ettiği sözler yatıyor. Toplantıda Aydın'ın Yüce Divan'da yargılandığını hatırlatan, Akşener'in "Sana saldırdıklarında ağabeyim yanında durdu" diye konuşması, savunur gibi yaparak suçlaması, İyi Parti'nin aksakallısını kırmış ve öfkelendirmiş.

Önceki gün Ankara'da, Aydın'ı bürosunda ziyaret ettim.

Aydın, söyleşimizde, özü başına kararı parti kurullarında karara bağlanmadan Akşener tarafından 19 Aralık'ta Uşak'ta ilan edildiğini söylüyor. "Öyle bir açıklama yapacağından haberim yoktu. Bence kimsenin de haberi yoktu" diyor.

? Bilge Yılmaz, istifa açıklamasında, Akşener'in Kılıçdaroğlu'nun adaylığını engelleyememesinin, masadan kalkıp geri dönmesinin güven kaybına yol açtığını iddia ediyor. İyi Parti, Kılıçdaroğlu'nun adaylığını engellemeli miydi Akşener'in masadan kalkıp dönmesi doğru muydu

Partide anketler yapılıyordu. Ankara ve İstanbul'daki başkanların önde çıkabileceği, bunlarla seçimin daha rahat kazanılabileceği hem bizim tabanımızda hem CHP'liler tarafından bize söyleniyordu. Özellikle benim etrafımı sarıyordular. Topluma ve siyaset aleminde bu mesajı verdik. Demek istedik ki, "Kılıçdaroğlu'na saygımız sonsuz." Hakikaten çok seven bir insanım. Fakat bu bizim değil, toplumun kararı. Bu kararı görmez ve neticeye ulaştıracak adım atmazsanız tabandan gelen baskı ağır olur. Parti ağır baskı yedi.

Altılı Masa'nın bu kadar kolay bozulacağını aklıma getirmemiştim. Altı kişinin kabulüyle karar çıkacaktı. Beş kişiyle yaparak, "Sen kalk git" demenin getirdiği bedeli iki taraf beraber ödedi. Ama bunları geride bırakalım.

? 'Özü başına' doğru bir karar mıydı

Bu tartışmaların yapıldığı dönemde doğru olmadığını söyledim. Seçimin tarihi bir sonuç ortaya çıkaracağını, düne kadar beraber olduğumuz insanlarla birlikte davranmamızın doğru olacağını savundum. Kazanılacak bir seçim olduğunu görüyordum. AK Parti'nin kendini çok beğendiği bir dönemde aşağıdan bir tokat yiyeceğini görüyordum. Bu zaferin içinde biz de olacaktık. Beraberliklerin getirdiği avantajla adil bir dağıtım yapmış olacaktık, CHP ile kendi aramızda. Adil dağıtımı bile yapamadık.

? Bu tartışma sürerken, Akşener Uşak'ta seçime tek başınıza gireceğinizi ilan etti.

Tabii, şaşırdık. Tam olarak karara bağlamadığımız bir konu birdenbire açıklanınca söyleyecek fazla bir şey yoktu.

Öyle bir açıklama yapacağından haberim yoktu. Bence kimsenin de haberi yoktu.

? Bu karar Genel İdare Kurulu'nda 15'e karşı 35 oyla kabul edilmişti.

Yıllardır siyasetteyim. Her zaman genel başkanın gözlerinin içine bakan, onun ne istediğini görmeye çalışarak oy kullanan kalabalık bir kesim vardır. (GİK üyeleri) Çok bağımsız olsaydı, bence (karar) öyle çıkmazdı.

? Akşener, seçim kampanyasında Yavaş ve İmamoğlu aleyhine çok sert bir dil kullandı. Hırsız, korkak, yüreksiz, hain... Neden

Akşener'in tavrı kendi tercihidir. Bu konuda İyi Parti ailesinden hiç kimsenin haberi yoktur. Bizim de bilgimiz yoktur. Bu, kitlemizde kabul gören bir davranış biçimi değildir. Partimizin iktidara karşı dik duruşu var. İzlenen yolu kabul etmediler, reddiye çıkardılar. "Siz bizi dinlemiyor musunuz" oldu. "Siz bizi dikkate almıyor musunuz" oldu. "Biz de size böyle bir ders veririz" sonucu çıktı.

? Bu hareket tarzının arkasında Cumhur İttifakı'na yakınlaşmak, eksen değiştirmek gibi bir niyet var mıdır Öyle bir şey söyleyemem ama bu gidişatın ileride ne olabileceği konusunda tereddüt edenler oldu.

? İttifak yapsaydınız ne olurdu Çok sayıda belediye başkanımız vardı. Partimiz şu an daha güçlü, kendini daha iyi hisseden bir yapıda olurdu. Belki de bu bize bir derstir.

? Ankara adayınız Cengiz Topel Yıldırım, kampanya merkezine Yavaş'ı koydu. AK Parti bile Yavaş'a hırsız demezken, o dedi. Bu tepki yaratmadı mı

Zaten ciddi bir sıkıntı yaşadık. Genel seçimde Ankara'da oyumuzun düştüğü yerde 13.1 oy aldık. Oradan yüzde birin altına indik.

Ümit Dikbayır'a haksızlık yapıldı

? Sakarya Milletvekili Ümit Dikbayır haksızlığa mı uğradı

Siyasi hayatımda ilk defa karşılaştığım bir tabloydu. Milletvekilimize böyle bir suçlama yapılarak, toplum önüne atılmasını doğru bulmuyorum, kabul etmiyorum. Ona haksızlık olduğunu düşünüyorum.