Ağabey diyor ki; insan edebi kadar akıllı, aklı kadar şerefli, şerefi kadar da kıymetlidir

İnsanlar mal yığmak için, rütbe ve makam sahibi olabilmek için, fani bir ömür ve geçici bir dünya için çırpınıp durmaktadır. Bazen yalan söylemekte, bazen de çalmak için her türlü hale ve bukalemun gibi her renge girmede mahsur görmemektedir. Bu hal, insanı fıtrat dışına itmektedir. Böylece kul olma özelliğini de kaybetmektedir. Onun için de dünyevileşmekte, böylece ahiret hayatını unutmuş duruma düşmektedir.

Neticede Cebrail (vahiy) kanalıyla gelen ayetlere inanmayanlar, Azrail ile gelen ölüme mutlaka teslim olacaklarını unutarak hayatlarını sürdürmektedir. İmanî meselelerden uzak durarak ve tarihi, yalanlarla yaşamayı tercih edenler, doğruları kabulde zorlanmaktadır.

Nitekim uzun yıllardan beri, şahsiyeti ve şeceresi bozuk ve maalesef tarihçi olarak bilinen Emin Oktay'ın yanlı tarihini okuyarak, insanımız geçmişi ile olan bağlarını kopartmış, böylece milletimiz maalesef mankurtlaştırılmıştır. Bu sebeple de milletimiz mazisinden kopmuş ve gerçek tarihle yüzleşememiştir.

Oysa insan, milletinin özelliklerini öğrenerek ve dini esaslara da uyarak yaşamalıdır. Sağa sola takılarak değil, mutlak doğru olanlarla, milli olanlarla hemhal olarak ömrünü tamamlamalıdır. Gerçek olmayan tarihten, yalan dolu hurafelerden her insan kendini kurtarmalı, daima doğru olanlara kucak açmalı, manipülasyonların tesirinde kalmamalıdır. Doğru tarihe, doğru ilme, doğru dini anlayışa ulaşmak için gayret göstermeli, yanlış olanları elinin tersiyle bir kenara itmeli, böylece kula kul olmaktan kendini kurtarmalıdır. Her türlü saplantılardan kendini uzak tutmalıdır.

Merhum şairimiz Abdurrahim Karakoç'un dediği gibi:

Fil çoğalsın, ebabilden umut kesilmez,

Firavun azsa da Nil'den umut kesilmez.

Zalimler ölmüyor diye ye'se kapılma,

Sabret hele, Azrail'den ümit kesilmez.

Elbette olanlardan, verilen görüntülerden ibret alınırsa, tarih tekerrür etmez. İbret alınmazsa olaylar tekrarlanır ve arzu edilmeyen sonuçlara yol açar. İşte o zaman da iddia sahibi olanlar, siyasetçiler toplumun önünde mahcup olur, toplum sarsılır. Onun için fani olduğumuz unutulmamalıdır.

Neyzen Tevfik der ki:

Hayat, çatlak bardaktaki suya benzer,

İçsen de tükenir, içmesen de.

Bu yüzden hayattan tat almaya bak,

Çünkü yaşasan da bitecek, yaşamasan da.

Öyle ise faydalı olmaya çalışmalı, toplumu zarardide edecek uygulamalardan uzak durmalı, iyi işlere tevessül etmelidir. Ama gördüğümüz, toplumu oluşturan her kademede, şahsi menfaat ön plandadır.

Koçi Bey risalesinde eleştiri konuları mulam: "Adam kayırmacılık ve yozlaşmanın yaygınlaşması ve liyakat sisteminin yok olmasının Osmanlı'yı nasıl kemirip yok ettiği…" Bu hususlara dikkat etmeyen ülkelerin de ayakta kalması mümkün değildir. Bugün bizde adam kayırmacılığın envaiçeşidine şahit oluyoruz. Ölmeyecek gibi zulmetmeyi marifet sayan bir dönemi yaşıyoruz.