Yıllardan beri şikâyet edip duruyoruz. Ama şikâyetlerimize cevap alamıyoruz. Zira ülkeler ehliyetsiz insanlar tarafından yönetilmektedir. Bu konuda Müslüman(!) ülkeler perişanlık içindedir. Kendilerini koruma altına aldırabilmek için ABD Başkanı Trump'a dört trilyon dolar haraç verdiler. Ayrıca kadınlarını da Trump'a peşkeş çektiler. Ama milletlerini ekonomik baskı altında tutmaları bir yana, yetmezmiş gibi vatandaşlarına köle muamelesi yapmaktadırlar.
Bu açıdan ülkemize bakacak olursak, ülke yöneticilerimizin kahir ekseriyetinin, Batılı emperyalist ülkelerin talimatı ile hareket ettiğini, onlarla ittifakı münasip bulduklarını görüyoruz.
Başta dış politikada onlarla paralel hareket ederken, sosyal yapılanmamızda da maalesef Avrupa Birliği'ne uygun düzenlemelerin yapıldığını görüyoruz. Onun için ahlaksızlık, hayâsızlık, çıplaklık zirve yapmış durumdadır. Ailenin kutsiyeti yerlerde sürünürken, podyum gösterileri, moda rezaletleri tavan yapmış, hayâ buharlaşmış, ar damarlarımız da çatlamış durumdadır.
Ekonomideki yozlaşma hırsızların, arsızların, sömürenlerin işine geldi, çeteler oluştu. Millete ait olması gerekenler ihalelerle çetelere sunulmaktadır. Tröstler ziyadeleşti, karındaşlar, partidaşlar zenginleşti ama emekliler, işçiler açlık içinde sürünmektedir. Milletin nefes almasını sağlayacak düzenlemeler beklenirken, zam furyası ile sıkıntılar ziyadeleştirilmektedir.
Bütün bunların müsebbibi, ehliyetsizleri oylarıyla işbaşı yaptıranlardır. İnsanımız ehliyet yerine biat etmeyi yeğlemekte, onun için düzende bozulma zirveye doğru tırmanmaktadır. Her ne kadar bazı ikramlarla oy toplanıyorsa da artık bu da imkânsızdır. Zira evde tencereler kaynamıyor, et yemek hayal oldu. Sofrada yumurta, peynir, zeytin de lüks oldu. Artık bolca harcama yapmak mümkün değil.
Borçlanmalar sebebiyle icra daireleri lebalep dolmuş durumda, banka kartları da kullanılamaz hale geldi. Ama millet hâlâ gaflet içindedir. Zira her konuda zulmedenler taltif edilmektedir. Doğruyu söyleyenler dikkate alınmadığı için, her meselede boğuşmak durumuna geldik. Çoğunluk safsatasıyla yanlışın peşinde koşuyor, ondan sonra da vahlanıp duruyoruz.
Maalesef bütçemiz hesapsız kullanıldığı için hep açık veriyor. Bundan dolayı da iç ve dış borç hızla artıyor. Üretim olmadığı için her konuda ithale mecbur hale getirildik. Çünkü ziraatımız buharlaştı, hayvancılığımız da zor durumdadır.
İnsanlar geçinemiyor, feryat edip duruyor, zamlar ve vergiler sebebiyle bir nevi can çekişiyor ama sesini maalesef kör olmuş sağır sultanlara duyuramıyor. Bu gidişin sonu, ne yazık ki hüsrandır.