Siyaset alanı, maalesef kirletilmiştir. Zira millete hizmet yerine, menfaat temin etme yolu haline gelmiştir. Siyasete meteliksiz başlayanların, kısa bir dönem içinde palazlandıklarını görüyoruz.
Hemen belirtelim ki, siyasette iyilik yaptıklarınızdan kendinizi mutlaka korumalısınız. Çünkü menfaat bahis konusu olunca, onlar yapılan iyilikleri bir tarafa iterek, insanı arkadan vurmaya başlarlar.
Siyasilerin kahir ekseriyeti görgü kurallarından mahrumdur. Bunlarda maalesef ahlak diptedir, saygı ise çok az bulunur, karakter de azdır. Onlara güvenilmez, zira nezaket kurallarından da yoksundur. Dürüstlük, doğruluk maalesef buharlaşmış durumdadır. Çünkü bunların ahlak anlayışı bozuk, ilimden, edepten de yoksundur. Adalet anlayışı ise menfaatle değerlendirilmektedir.
Onun için bunların devamlı çaldıkları ile anıldıklarını görüyoruz. Hadiste buyrulanı unutmamak gerekir: "Üç şey vardır ki, nereye konulursa orayı yüceltir. İlim, edep ve adalet." Bu değerlerden mahrum ziyadesiyle kişileri, her gün TV ekranlarında seyreder durumdayız.
Ama bunların yaptıklarını seyretmekten bıktık, usandık. Bunları destekleyenler de maalesef mankurtlaşmış insanlardır. Zira bunlar da haramın peşinde koşmaktadır. Bir insanda edep bulunmuyorsa, o insandan adalet beklenilemez. Çünkü bu gibilerde tarafgirane hareket etme esastır. Bu gibiler edepten, adaptan uzak bir ortam arzularlar ki çalabilsinler, soyabilsinler.
İlmi yeteneği olmayanların meseleleri analiz gücü yoktur. Onun için de idarecilerinin gözünün içine bakarlar. Onun işaretine göre parmak kaldırmak veya parmak indirmek vazgeçilmezleridir. Yani milletin vekilleri, maalesef vesayet altındadır. Serbest hareketten mahrumdur. Ancak konuştuklarında mangalda kül bırakmıyor, atıp tutuyorlar. Böylece kurtulacaklarını sanıyorlar.
Maalesef bu hal, hemen hemen her parti için geçerlidir. Ayrıca liderlere bir nevi tapılmaktadır. Onlara kusur izafe edecek bir milletvekili yoktur. Zira gelecek düşünülerek hareket mecburiyet haline gelmiştir. Yoksa siyasete veda mecburiyeti hasıl olur.
Onun için siyasetimiz maalesef üretken değil, stabil durumdadır. Siyasiler için sadece Ziya Paşa'nın dediği gibi: "Onlar ki verir lâf ile dünyaya nizâmât / Bin türlü teseyyüp bulunur hânelerinde" diyebiliyoruz.
Ülkemiz, 1950'den beri maalesef güdümlüdür. Milletvekilleri, genel başkanlar tarafından kul olarak görülmektedir. Emir komutaya uymayanlar hep diskalifiye edilmiştir. Ancak biat edenler yollarına devam edebilmiştir. Böylece devletin vekili olmaktan ziyade genel başkanların vekilharcı haline gelmişler, onun için de Meclis'te dirayetli milletvekili son derece azdır.
Seçilebilenlerin büyük bir bölümü ise her meselede maalesef cahildir. Allah: "Sakın cahillerden olma" (En'âm/35) "İyiliği emret, cahillerden yüz çevir" (A'râf/199) buyurmaktadır. Hz. Osman da: "Cehalet öyle bir binektir ki, üzerine binen zelil olur, onunla arkadaşlık yapan yolunu kaybeder" diyerek, sanki bugüne işaret etmiştir.
Malum cahilin alameti üçtür:

4