Bu işin şakası yok!..

Tam yirmi sene evvel (2004), MillîGüvenlik Kurulu; sonradan FETÖ diye anılacak terör örgütünün, ulusal güvenliğimiz için tehdit teşkil ettiğine dair karar almıştı 2012'de, bu örgüt MİT Başkanına hamle yapmıştı!

Ankara Emniyeti ile irtibatlı karmaşık operasyonların tozu dumanı fazla yükseldiği için, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın"Nakba-Büyük Felaket"e dair sözleri belki yeterince dikkat çekmedi. Ama dünkü grup konuşmasının en önemli kısmı burası idi. Cumhurbaşkanı, 76 yıldır (15 Mayıs 1948) devam eden ve her geçen gün daha da büyüyüp daha vahim felaketlere dönüşen Nakba ile ilgili olarak uykularımızı kaçıracak şu sözleri söyledi:"Sanmayın ki, İsrail Gazze'de duracak. Bu azgın devlet, bu terör devleti durdurulmazsa 'vadedilmiş topraklar' hezeyanıyla gözünü er ya da geç Anadolu'ya dikecek. Sadece Filistin'e değil, bize saldırıyor bize. Bunu göremeyecek kadar kör müsünüz Bunu anlamayacak kadar mı idrakiniz kapandı Ben Hamas'ı Kuvvay-ı Milliye'ye benzetirken rahatsız olanlar var Kendi topraklarının istikbali için savaşan hem de Anadolu'yu savunan Hamas'ın yanında durmaya devam edeceğiz Tek başıma kalsam da mazlumların hakkını savunmaya devam edeceğim. Her zaman söylüyorum; korkaklar zafer anıtı dikemez!.."Evet, bu sözler tarihî sözler. Ve işaret ettiği tehlike ve tehditler bakımından, Nakba'nın 76 yıllık geçmişinden daha kısa daha yakın bir zaman dilimini anlatıyor. Nokta!

YENİ BİR 17-25 ARALIK DARBE KALKIŞMASI MI

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin on gün arayla ikinci defa görüşmesi, ister istemez soru işaretlerine yol açmıştı. Çeşitli tahminler yürütüldü. Bunların bir kısmı herhâlde görüşmelerde gündeme gelmiş olmalıydı. Ancak taraflar resmîaçıklama yapmayınca, kulis bilgisi ve tahminlere ağırlık verildi. Bu arada Ankara Emniyeti ile irtibatlı ve bir mafyatik suç örgütünün üzerinden yürüyen birtakım gelişmeler, giderek daha çok dikkat çekmeye başladı Özellikle, gölgeli sosyal medya mecralarında her zamanki gibi, çok sansasyonel paylaşımlar son sürat devam etti. Netice olarak bütün bu gelişmelerle ilgili olarak, önceki gün partisinin grup toplantısında konuşan Devlet Bahçeli, çok açık ve sert mesajlar verdi. Mesela şu sözler çok dikkat çekici:"Maşa kullanıp sütre gerisine saklananların hepsini takip ediyoruz. Olan biten tüm kanun dışı irtibat ve ilişki ağlarının farkındayız. Birkaç emniyet müdürünün açığa alınmasıyla geçiştirilemeyecek bir komplo devrededir. Nitekim hedef Milliyetçi Hareket Partisi, AK Parti, Cumhur İttifakı ve son tahlilde Türkiye'dir 17-25 Aralık emniyet ve yargı ortaklı darbe girişiminin tekrarını planlayanlara boyun eğersek boyumuz devrilsin, göz yumarsak gözümüz çıksın, eyvallah edersek kanımız kurusun"Bahçeli'nin bu derece sert tepki gösterdiği 17-25 Aralık emniyet-yargı ortaklı darbe teşebbüsü, Gezi olaylarından sonra sahne almıştı. Ondan bir sene evvel de, resmen MİT Başkanı'na operasyon çekilmişti. Ama asıl düşündüren husus, çok daha önce; 2004 yılında, MillîGüvenlik Kurulu tarafından alınan bir karardı Evet, tam yirmi yıl önce; sonradan FETÖ şeklinde anılacak terör örgütünün, ülkenin ulusal güvenliği için tehdit teşkil ettiği kayıt altına alınıyordu. Ondan sonra neler oldu neler Nihayet 15 Temmuz 2016 ihanet kalkışması yaşandı. Aradan geçen sekiz senelik temizlik mücadelesine rağmen, ayrık otu misali devlet yapısı içinde yayılmış olan FETÖ militanları, her fırsatta yeni fitneler için harekete geçmekten kaçınmıyor