Su sıkıntısı çok kritik safhada!..

Ülke genelinde çok ciddi bir su sıkıntısı ile yüz yüze bulunuyoruz… Bu sıkıntı gazete ve televizyon haberlerine yoğun biçimde yansıyor. Ancak karşı karşıya kaldığımız su problemi çok daha ciddi ve büyük!..

İnsan, hayvan ve bitki… Bütün canlılar için yegâne hayat kaynağı olan ve alternatifi de bulunmayan temiz su kaynakları, dünya genelinde ve elbette ülkemizde de çok ciddi bir azalma trendinde!.. Su kaynaklarının hacmine göre ülkeler,"su zengini"veya"su fakiri"olarak değerlendirilir. Bu tasnifin ara yerinde,"su stresi altında olan ülkeler"kategorisi de mevcuttur. Kişi başına on bin metreküp ve daha yukarı (içme, evlerde temizlik, tarım ve sanayide kullanma olarak) miktarda suya sahip ülkeler, su zengini olarak kabul edilir. Kişi başına iki bin metreküpten daha az suya sahip ülkeler ise,"su stresine aday"kabul ediliyor. Kişi başına bin metreküpün altına inmesi hâlinde"su fakiri ülke"olarak değerlendiriliyor. Kişi başına beş yüz metreküpün altına inmesi hâlinde, mutlak su kıtlığı yaşayan ülke demektir. Zira normal hayatın devam edebilmesi için kişi başına asgari 400 metreküp suya sahip olmak gerekir. Bunun altındaki bir durum, hayatın normal seyrini olumsuz yönde etkiler… İki binli yılların başında, kişi başı ortalama 1651 m3 suya sahip olan Türkiye'de, hâlihazırda bu miktar 1443 metreküptür. Tehlike çanlarının çoktan beri çalmakta olduğunuaslında biliyoruz. Ne var ki, bugüne kadar su kaynakları yönetimi ve tüketimde tasarruf konusunda, pek de iyi bir sınav veremedik. Önce gerçekleri kabul edelim!..

Ama şu hatırlatmayı da hemen yapalım; zararın neresinden dönülürse kârdır. Hiç olmazsa bundan böyle su kaynaklarımıza daha hassas ve dikkatli biçimde yaklaşalım. Onların korunmasında gerekli tedbirleri daha fazla gecikmeden hayata geçirelim… Son yılların en sıcak ve en kurak yaz mevsimini yaşıyoruz. Edirne'den Şanlıurfa'ya kadar her yerde, su sıkıntısı söz konusu. Haberlerden derlediğim şu küçük özeti sizlerle paylaşmak istiyorum:

Edirne'nin Keşan ilçesine su sağlayan Kadıköy Barajında su seviyesi yüzde birin de altına inmiş… İlçenin yalnızca 20 günlük suyu kalmış! Edirne merkeze bağlı Küçükdöllük Göleti de tamamen kurumuş. Edirne Süloğlu Barajında bir miktar su var, lakin bu suyu şehre ulaştıracak hatlar yok! Bu da ayrı bir sıkıntı. Tunca Nehri'nde suyun debisi saniyede iki metreküpün de altına inmiş. Çeltik üreticileri sıkıntılı. Ülkedeki çeltik üretiminin yüzde kırkını yapan çiftçiler, su kıtlığının ürünü vurmasından korkuyor. Zira su içinde gelişmesi gereken ürün yeterince su alamazsa, telafisi mümkün olmayacak. Tekirdağ Süleymanpaşa ilçesi Yazır Göleti'nde su seviyesi yüzde dörde düşmüş. İzmir'in barajları son 52 yılın en kurak yağış düzenini yaşıyor. Yağışlar yüzde 28 azalmış. Türkiye'nin üçüncü büyük şehrinin yalnızca kırk günlük suyu kaldı! Bir müddetten beri günlük su kesintileriyle durum yönetilmeye çalışılıyor. En önemli baraj olan Tahtalı'da, su seviyesi yüzde 6,71…

Sadece İzmir değil bütün Ege Bölgesinde ciddi kuraklık yaşanıyor. Manisa'da obruklar oluştu. Menderes nehrinin yatağı balçığa dönüştü… Bursa'da Nlüfer Barajı tamamen kurudu. Doğancı Barajında ise su seviyesi yüzde 19. Adana'da barajların seviyesi yüzde 15'e düştü. Hatay'ın sadece elli günlük suyu kaldı. Barajlar ortalama yüzde 12,7. Ankara'nın barajlarında su seviyesi toplam olarak yüzde 19,41. Geçen sene bu zamanda, yüzde 39,41 imiş. Başkentin üç aydan bile az suyu kaldı...Velhasıl bütün ülkede su sıkıntısı alarm veriyor. Şanlıurfa'nın Viranşehir ilçesinde önemli bir su kaynağı olan Sulutepe Göleti kurumaya yüz tuttu. Nispeten iyi durumdaki İstanbul'da bile, nisan ayında yüzde 82 olan su seviyesi, yüzde 48'lere düştü...