Sisi'nin ziyareti

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi'nin Türkiye'yi ziyareti hayli zamandır bekleniyordu. Ancak iki ülke ilişkilerinin soğuk sularda seyri sebebiyle erteleniyordu. Ziyaretin önemli sonuçları olacak

Türkiye-Mısır ilişkileri her şart ve ortamda büyük önem arz eder O sebepledir ki, ilişkilerin seyri olumlu veya olumsuz da olsa, her durumda ikili veya çok taraflı olarak, kendi hükmünü icra eder. Mısır, Orta Doğu; Doğu Akdeniz ve Kuzey Afrika'da, genel olarak Arap ve İslâm âleminde stratejik önemi haiz bir konuma sahip olduğu için, bölgesel ve küresel güçlerin her zaman çok yakın ilgi alanındadır Bilhassa İsrail ve Filistin ile komşu olması, İsrail ile çok ciddi ihtilaflarının mevcut olması, Mısır'ı amansız biçimde dış etki ve baskılara maruz bırakmakta. Bu dış etki ve baskılar, görünür-görünmez müdahaleler, koca ülkeyi zaman zaman büyük savrulmalara açık hâle getiriyor Arap Baharı diye tanımlanan felaketten en fazla zarar gören ülkelerden biri de Mısır oldu. Mısır'ın hâlihazırdaki siyasi ve idari yapısı, nevi şahsına münhasır ve galiba uzun müddet pek de değişmeyecek bir karakterde. Ve Mısır karşı karşıya bulunduğu zorluklara rağmen, bölgesindeki nüfuzunu korumak ve güçlendirmek için siyasi ve askerîkapasitesini ortaya koymaktan geri durmayan bir ülke. Şüphesiz bu noktada farklı okumaları da var. Mesela Türkiye'nin Libya'daki varlığından duyduğu rahatsızlığı her vesileyle dile getiriyor Temelde Türkiye ile Mısır'ı daha sıkı ve ileri bir iş birliği içinde tutacak pek çok imkân var. Lakin yukarıda işaret ettiğimiz bölgesel ve küresel güçlerin tavır ve müdahaleleri, Mısır'ın dış politikasını kendi millîmenfaatlerine göre dizayn etmesinde kısıtlayıcı etki yapıyor.

Mısır 2012 yılında, tarihinde ilk defa gerçek manada serbest seçimleri gerçekleştirip, halkın desteğini arkasına alan bir iktidar çıkarmıştı Ne var ki, bu iktidarın ömrü tamı tamına ancak bir yıl sürebildi Türkiye-Mısır ilişkilerinin fena hâlde bozulmasına sebep olan da bu idi!.. Yani bizzat Sisi'nin liderliğinde hayata geçirilen askerîdarbe ile Cumhurbaşkanı Mursi'nin devrilmesiydi. Bu darbenin nasıl gerçekleştiği canlı televizyon yayınları üzerinden, bütün dünya tarafından anbean izlenmişti. 1952 yılında krallık rejimini deviren askerîdarbeden bu tarafa, Mısır otoriter bir gücün idaresi altındadır. 1948'de İsrail devletinin kurulmasıyla birlikte, özellikle 1967 ve 1973 Arap-İsrail savaşlarının getirdiği ağır sonuçlar, bu ülkede askerîyönetimi kökleştirmiştir. Sadece idari olarak değil, Mısır ekonomisi de büyük ölçüde askerîvesayet altına girmiştir. 111 milyonluk nüfusuyla dünyanın 14. ve Afrika'nın 3. en büyük ülkesidir. Ancak bu devasa nüfusu, Mısır gibi topraklarının yüzde 95'i çöl olan bir ülkede beslemek hiç kolay değil. Nüfusunun yüzde 97'si Nil Nehri kıyılarında yaşamakta Ülke ekonomisinin büyük zorlukları hiç eksik olmamıştır. Bunun ekonomik sebepleri yanında şüphesiz siyasi sebepleri de çok belirleyicidir. Önemli gelir kaynaklarından biri olan turizm, son yıllarda vuku bulan terör eylemleri sebebiyle büyük zarara uğramıştır. Mısır içinde bulunduğu askerîşartlar ve tehditler sebebiyle büyük bir ordu beslemek zorunda. Dolayısıyla savunma harcamaları da çok önemli bir yer tutmakta

Her şeye rağmen, Mısır'ın avantajları da çok ve Afrika'nın üçüncü büyük ekonomisine sahiptir. Mısır'ın hayat kaynağı Nil Nehri'dir. Nil sularının aslan payını kullanan Mısır, hâlihazırda çok büyük bir problemle yüz yüzedir. Aynı problem Sudan için de geçerlidir. Çünkü Nil Nehri sularının dörtte üçünün topraklarından doğduğu Etiyopya, uzun zamandan beri devam eden İsrail ve Amerikan telkin ve teşvikleriyle, Rönesans Barajı'nı inşa etti. Bu baraj, aşağı kıyıdaş olan Sudan ve Mısır ile yukarı kıyıdaş olan Etiyopya arasında çetrefil problemler doğurmaya devam edecek. Nil Nehri, kendi uzunluğu gibi çok uzun bir hikâye ve ayrı yazı konusu