Çok partili siyasi hayatın fiilen başladığı 1950'den bu tarafa, AK Parti, kırılması imkânsız bir rekora imza attı… Siyaset biliminde, "Hâkim Parti" tanımlamasıyla ifade edilen bir konumda. Dahası, ilk günkü gibi heyecanlı!
AK Parti24 yaşında ve 23 yıldır Türkiye'yi yönetiyor… Böyle bir başarı hikâyesi, yalnızca 102 yıllık Türk siyasi tarihinde değil, dünya genelinde de yok! Bu arada şunu da hemen belirtelim: Dünyada, siyaset bilimindeki kavramıyla"HÂKİM PARTİ"diye tanımlanan ve her biri, ülkelerinde yarım asırlık iktidar ömrünü yakalamış siyasi partiler var. Mesela Hindistan'da Kongre Partisi, Japonya'da Liberal Demokrat Parti, İsveç'te Sosyal Demokrat Parti gibi… Ancak bu partilerin lider ve yönetim kadrolarında, önemli değişiklikler yaşandı ve tek başlarına yahut koalisyonların büyük ortağı olarak iktidar mevkiini uzun zaman tekelinde tuttular. AK Partiise, aynı liderle ve büyük ölçüde kurucu kadronun şekil verdiği yapıyla, tek başına çeyrek asırlık bir iktidar konumunu gerçekleştirdi. Bu başarı hikâyesi öyle kolay kolay hayata geçirilebilecek bir şey değil. Bunun altını kalın bir çizgi ile çizelim. Hele hele, AK Parti'nin siyasete dikensiz gül bahçesinde başlamadığını dikkate aldığımızda, bahse konu başarının ehemmiyetini daha iyi kavrayabiliriz…Peki,Adalet ve Kalkınma Partisibu başarıya nasıl ulaşabildi Hiç şüphesiz siyasi partilerin, ülkelerinde halktan iktidar yetkisini alabilmesinin temel kriterleri vardır... Öncelikle partileri vücuda getiren kadroların kalitesi, donanımı, davasına, ülkesine inanmışlığı ve bunun için ortaya koyduğu fedakârlığı dikkate almak lazım. Bunun akabinde partinin programının ve sunduğu ideallerin o ülkenin siyaset sosyolojisiyle mütenasip olması gerekir… Bu konu ciltlerle kitabın muhtevasını teşkil eder. Şayet bir ülkenin halkının büyük çoğunluğu tarafından benimsenen ve kıymet verilen değerlerine, aynı şekilde saygı duyan bir yaklaşım içinde olmazsanız, orada siyasi kabul görmeniz mümkün değildir. Yani halkla bütünleşmek yerine yabancılaşma yoluna sapmayacaksınız… Buna tevessül edenler çok kısa zamanda büyük başarısızlık ve mahcubiyetlerin içine düşüp kayboldular. Siyaset tarihi, bu şekilde duvara toslamış sayısız parti tabelasıyla doludur…Evet, AK Parti; Türkiye'de yüz yıl içinde kurulan yüzlerce parti içinde, farklı bir kadro ve programla siyaset sahnesinde boy gösterdi ve bir buçuk yıl gibi kısa bir müddet sonrasında da, tek başına iktidar olma başarısını gösterdi. O gün bugündür başarısını fasılasız devam ettiriyor. Unutmayalım, AK Parti 3 Kasım 2002 seçimlerini kazandığında, Lideri Recep Tayyip Erdoğan siyasi yasaklıydı ve vesayet odaklarının aleni taarruzu altında,"MUHTAR BİLE OLAMAZ…"tehditleriyle yüz yüze idi. Bu vesayet sadece partinin liderini hedef almıyordu elbet. Bütünüyle partinin hareketini sınırlama ve iktidar olsa bile muktedir olmaması için düzenin şartlarının dayatılması gibi bir tazyikle karşı karşıya idi. AK Parti, vesayet odaklarını ekarte edecek gücü yakalayana kadar sabırla hareket etti ve tuzaklara düşmedi… İşte bu dikkat ve strateji AK Parti'yi büyük badirelerden kurtardı diyebiliriz. Hatırlayalım; 2007 Nisan ayında Cumhurbaşkanlığı seçimini engellemek için hem yargı hem askerîvesayet odaklarından çifte hamleler geldi.27 Nisan "e-Muhtırası"yanında, Anayasa Mahkemesinin absürt367 kararızuhur etti. Bu düğümü bizzat halk çözdü ve AK Parti'ye 2002'de verdiği oyları yüzde 34'ten yüzde 47'ye yükselterek herkese bir demokrasi dersi verdi. Ama vesayet odaklarının durmaya niyeti yoktu. Seçimden büyük başarıyla çıkan bu iktidar partisine, eften püften gerekçelerle kapatma davası açtı. Şayet o davada kapatma kararı çıkmış olsaydı, bugün farklı bir Türkiye ile karşı karşıya bulunurduk…