ABD İsrail'i şımarttıkça tehlike büyür!..

Hâlâfarkında olmayan var mı İsrail ABD ile çocuk gibi oynuyor! ABD ise İsrail'i kollamaya mahkûm. O yüzden de BM Güvenlik Konseyi'nde, Filistin'in tam üye olması karar tasarısını veto etti

Amerika Birleşik Devletleri, sırf İsrail'i arkalamak adına, bütün insani değerleri çiğneyerek oynadığı siyasi rolün faturasını muhakkak surette ödeyecektir. Bunu bir kenara yazınız. Netanyahu diye bir ruh hastasının peşinden sürüklenen koskoca ABD, son olarak Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde, Filistin'in tam üyelik karar tasarısını veto etti Hem Filistin Devleti'nin kurulmasından dem vuran hem de bu devletin kurulması sürecini bizzat sabote eden Amerika, bu utanılası ikiyüzlülüğü ile BMGK'da tek başına kaldı. İngiltere ve İsviçre'nin çekimser kaldığı karar oylamasında, diğer on iki üye kabul oyu verdi. İsrail'in işlediği her insanlık suçunu kabullenmek veya kamufle etmek için, uluslararası düzenin bütün temel değerlerini çiğnemekten geri durmuyor. Hâl böyle olunca da, İsrail daha çok şımarıyor. Esasen Siyonist İsrail'in gücü belli. Yedi ayı aşkın zamandır, 365 km2'lik Gazze coğrafyasında, her türlü vahşet ve barbarlığı sergilemesine rağmen, Hamas Örgütünü yenilgiye uğratamadı. Bir tarafta yüz binlerce askeri ve en öldürücü silahlarıyla Siyonist Ordu. Üstelik ona her türlü lojistik destek veren ABD, AB yani bütün Batı. Diğer yanda en kıt imkânlarla elde edilmiş iptidai silahlarla savaşan Hamas... Terörist İsrail'in gücü ancak çocuk ve kadınlara yetiyor. Şu ana kadar katlettiği 34 bin küsur insanın yüzde yetmişi çocuk ve kadın. Hayatını kaybeden erkeklerin çoğu, yine vahşi bombardımanlarda can veren sivil kişiler. Yani İsrail, kendisine karşı mücadele eden silahlı Hamas mensuplarına bir üstünlük kurabilmiş değil.

Dikkat ediniz bu tablo, Siyonist vahşet ve soykırım karşısında, dilini yutmuş olan dünyanın, sessiz kalmasına ve Batı'nın topyekûn desteğine rağmen ortaya çıkmış bulunuyor. Terörist İsrail hem katliam ve soykırım yapıyor hem de mağdur rolünü ustaca oynuyor. Bakınız, 1 Nisan'dan beri bütün dünyanın dikkati, Gazze'den İran'a kaydı. Peki, nasıl oldu bu iş Netanyahu ABD'yi bir kere daha kandırarak Suriye'nin başşehri Şam'daki İran Konsolosluk binasını füze bombardımanına tutturdu. Hâlbuki, ABD en başından beri, İsrail-İran çatışması olmaması için, ha bire telkinde bulunuyordu. Gelgelelim Netanyahu ve çetesi bildiğini okumaya devam etti. Neticede İran'ı karşılık vermeye zorladı. Gerçi İran'ın vermiş olduğu karşılık da oldukça sınırlıydı. Zaten ABD de böyle olması için sonuna kadar uğraştı!.. Şu basit soruyu sormadan geçmek olmaz; Şayet ABD, İngiltere ve Fransa'nın hava savunma desteği olmasaydı, İran'ın İsrail'e gönderdiği üç yüz adet iptidai drone'un kaçta kaçı o meşhur Demir Kubbe'yi delip geçerdi Bunun cevabını, Hamas'ın attığı roketlerle nasıl delindiğini düşünerek bulabilirsiniz Siyonist İsrail, İran'ın son derece düşük tesirli saldırısını bile, küresel güçlerin desteğiyle savuşturuyor. Ama kabadayılık yapmaktan da geri durmuyor. Evet, bu küstahlık, ABD'nin; Batı'nın, kayıtsız şartsız desteğinden kaynaklanıyor! Bu cürettir ki, İsrail'i tekrar tekrar İran'a saldırtıp, bir bölgesel çatışma çıkarmaya; ABD ve Batı desteğini, daha çok İsrail'in yanında hizalamaya gayret ediyor. Ve maalesef başarılı da olabiliyor. Görüldüğü üzere, İran ne kadar aşağıdan alırsa alsın, İsrail'in horozlanması bitmiyor. Bu gidişat, Bölgede kalıcı ve daha geniş çatışmaların giderek yaklaştığını işarete ediyor. Nitekim Dışişleri Bakanlığımız, bu konuda İsrail ve İran'a uyarıda bulundu.