Uluğ Bey Medresesi'nde, Mahmut Erol Kılıç hoca ile ne konuştuk

Şahsen kendimi şu yönüyle de çok nasipli addediyorum samimiyetle ifade etmem gerekirse. 1416'da inşa edilmiş, Bursalı bir müderrisin uzun yıllar boyu eğitim verdiği, kapısında "Allah'ın adının yücelmesi ancak ilmin yükselmesi ile mümkündür" olarak okuyabileceğimiz, anlayabileceğimiz devasa bir giriş kapısının bulunduğu, 600 yıllık bir medresenin bahçesinde her gün, çok farklı alanlardan, birikim ve tecrübelerden gelen isimleri misafir etme, derinlemesine sohbet etme, sorular sorma, somut olarak ufuk açan, inşa eden fikirlerini dinleme, not alma ve paylaşma imkanı buldum. Her gün TVNET ekranında sizlerle buluştuğumuz "Semerkand'da Ramazan" programımızda geçtiğimiz günlerde konuğum Prof. Dr. Mahmut Erol Kılıç hoca idi. Kılıç hocamız, malumunuz, 20'ye yakın eseri ile, başta irfani bilgi olmak üzere, insanı, tarihi, hatta alemi mayalayan tüm düşünsel literatürü, uzun yıllardan bu tarafa her platformda anlatıyor, paylaşıyor, aktarıyor. Mahmut Erol hocam, bildiğiniz üzere bir süredir IRCICA'nın direktörlüğünü yapıyor. İslam Dünyası, Tarih, Kültür ve Sanatı için 1976'da kurulan yapının, IRCICA'nın nasıl ortaya çıktığını ilk kez kendisinden dinledim, öğrendim. Türkiye, bölge ve dünya ölçeğinde bir çok kurucu harekete öncülük yapmış bir ismin, IRCICA gibi bir kuruluşun da fikrini geliştiren, projelendiren isim olduğunu öğrendiğimde itiraf edeyim ki, hem çok mahcup hem de çok mutlu oldum. Kurduğu siyasi hareketler, gençlik örgütleri, sanayideki ilk yerli adımlar gibi bir çok farklı alanı imar ve inşa etmiş bir isim olarak Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ın, TUSAŞ'ın kuruluşundaki aktif rolünü biliyor idim, fakat açıkçası, Birleşmiş Milletler bünyesindeki UNESCO alternatifi olarak, IRCICA'nın, Erbakan hocanın fikri öncülüğünde kurulduğunu öğrenmem sürpriz oldu. Tek cümle ile Hoca, daha o yıllarda, tarih, kültür ve sanatın, tarih kurgusu, kültür ve sanat olgusunun, küresel sistemdeki kilit role sahip olduğunu öngörmüş, teşkilat fikrini temelleştirmiş, o küresel vizyonu daha o yıllarda göstermişti. Rahmetle ve büyük minnetle. (IRCICA'nın bugüne kadar kendisinden beklenen performansı ve etkiyi gösterip göstermediği, kamuoyunun ve göreve geleli henüz 1 yıl dahî olmayan Mahmut Erol Kılıç hocamızın takdiridir) Tercihleriyle tarif ettilerMahmut hocaya, insan, toplum, tarih, aleme dair genel sorular yönelttim. Yine çok şümullü cevaplar verdi. Bir kısmını paylaşıyorum. Bir düşüncenin yıkadığı toplumda, bir düşünce ile abdestini almış fertler üzerinden insan ve toplum felsefesi oluşur. Ve ideal bu şekilde ortaya çıkar. Buradaki bütün mesele o insan felsefesinin ne ile ve nasıl oluştuğudur, insanın hangi sorulara cevap aramak üzere yaşadığıdır. Doğru bir alem, kainat ve insan tasavvuru ortaya koyamazsanız buna bağlı olarak toplum, devlet, aile sistemi de kuramazsınız. Her şeyden evvel felsefe diliyle bir ontolojik bir anlayışın olması gerekiyor. Bizim Anadolu topraklarında İslam'ın yerleşmesinde, insanları hidayete getiriyor olmasında, 1071'de de, 1453'de de ecdadımızın tercih ettiği bir anlayış var. Bir çok şey seçilebilirdi, ancak seçtiği kimselere baktığımız zaman İbn Arabi ekolünden Dâvûd-i Kayseri'nin birinci müderris yapılması, yine Molla Fenari'nin birinci şeyhülislam yapılması ile daha kurucu zamanlarda yapılan bir tercih olduğunu görmekteyiz. İşte o tercihin tohumunu atan, kurucu babalar dediğimiz isimlerin fikirlerine baktığımız zaman o fikirlerin aynı zamanda Maveraünnehir'de, nehrin ötesinde, Fergana Vadisi'nde, Türkistan'da aynı tercihi ve mayayı görmekteyiz. NasılHer yerden bir şeyler öğreniyoruz, dinliyoruz, paylaşıyoruz,