'Son iki haftayı milli maç heyecanı ile geçirdik' desek yeridir.
Önce Filenin Sultanları, muhteşem bir performans sergileyerek FIVB Kadınlar Dünya Voleybol Şampiyonası'nda finale çıkmayı başardı.
Finalde İtalya ile karşılaşan başarılı kadın sporcularımız, maçta rakibinden daha fazla sayı almasına rağmen, beşinci sette yaşanan konsantrasyon kaybıyla sahadan 3-2 yenik ayrıldılar.
Tarihte ilk kez Dünya Kadınlar Voleybol Şampiyonası'nda finale çıkan ve ikinci olarak gümüş madalya ile ülkemizi sevince boğan Filenin Sultanları ile ne kadar gurur duysak azdır.
Haberin DevamıVoleybol ile basketbol arasına futbol heyecanı da yaşadık. "Bizim Çocuklar" Gürcistan'ı deplasmanda yense de Konya'da oynanan maçta güçlü İspanya karşısında tutunamadı ve sahadan 6-0'lık hezimetle ayrıldı. En çok konuşulan ve ülkeyi adeta bir gerilim filmi atmosferine sokan futbol bir kez daha hepimizi hüsrana uğrattı.
Basketbolda ise resmen Türkiye ve Alperen Şengün şovu vardı. Yarı finalde zorlu Yunanistan'ı çok rahat geçen milliler, 24 yıl aradan sonra Avrupa Basketbol Şampiyonası'nda finale yükseldi. Finalde rakip Almanya. Ve maç bu akşam saat 21.00'de. Finale kadar mükemmel bir oyun ve her maçı kazanarak gelen 12 Dev Adam'ın bu akşam da yüzümüze güldüreceğine inanıyor; başarılar diliyorum.
Evet; üç ayrı spor, üç ayrı anlayış aslında. Basketbol ve voleybol daha eğitimli gençler, ailelerin de işin tam merkezinde yer aldığı bir kariyer yolculuğu ve uluslararası kriterlere sahip altyapılarla ülkemizi zirveye taşırken, futbol işten çok laf, icraattan çok kaos üretiyor. Gündemi en çok meşgul eden spor dalı, aynı zamanda ülkemizi en çok yoran branş haline geliyor.
Bence Türk futbolu tepeden tırnağa bir değişime ihtiyaç duyuyor.
Basketbol, voleybol ve futbolda sahneye çıktığımız uluslararası müsabakalarda elde edilen sonuçlar da bize bunu söylüyor.