Türkiye kruvaziyer turizminde 12 yılın rekorunu kırdı. 2025'in Ocak-Ağustos döneminde Türkiye limanlarına gelen kruvaziyer yolcu sayısı 1 milyon 416 bin 398 kişiye ulaştı. Bu, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 18.4 artış demek. En fazla kruvaziyer geminin uğrak yaptığı limanlar ise sırasıyla Kuşadası, İstanbul ve Bodrum olarak görülüyor. Küresel kruvaziyer turizminden aldığı payı artıran Türkiye, sene başında global devlerin kış rotasına da girmeye başlamıştı. Ancak Türk yolcuların sayısı uluslararası yolculara oranla oldukça az. Kruvaziyer turizminin pahalı bir tatil seçeneği olarak algılanması bunun en temel nedeni. Diğer bir nedeni ise bu tatilin belli bir yaşın üstündekilere hitap edildiğinin sanılması. Yetkililer Avrupa'da bu yanlış algının kırıldığını özellikle İtalya'da çok sayıda öğrencinin bu şekilde tatil yapmayı seçtiğini söylüyor ve şunun da altını özellikle çiziyorlar: "Kruvaziyer tatili Türk yolcular için tam pansiyon belli bir segmentin üzerindeki otellere kıyasla daha ekonomik ve erişilebilir bir alternatif."

Her ne kadar yetkililer böyle dese de geçmiş yıllara oranla gözle görülür bir artışla, bir yandan beş yıldızlı otel konforunu yaşamak, bir yandan da yeni ülkeler keşfetmek isteyen Türklerin de tercihi sıkça kruvaziyer turları oluyor. Hatta erken rezervasyonla gemi tatili, otel tatilinden daha ekonomik ve konforlu bir tatil alternatifi olarak tercih ediliyor. Benim için de, lüks otel konforunda her gün başka bir ülkede uyanmak hep cezbedici olmuştur. Bir de okumuşsunuzdur, İstanbul'dan Paris'e turistik tren seyahatleri başladı. 5 gece 6 gün süren bu kesintisiz lüks tren seyahatini Macaristan Ulusal Demiryolu şirketi MAV düzenliyor. 14 vagonlu tren, 52 yolcu kapasiteli. Seyrine İstanbul'dan başlıyor, Bulgaristan, Sırbistan, Slovenya ve Avusturya üzerinden geçerek Paris'e ulaşıyor.

Seyahat, zamanın ötesinde nostaljik ve konforlu bir tren deneyimi olarak sunuluyor. İçinde ahşap kaplı uyku kabinleri, canlı müzikli restoran ve geçtiği ülkelere özel menüler var. Bilet fiyatlarına gelince oldukça astronomik. 16 bin 900 Euro'dan başlayıp 28 bin 500 Euro'ya kadar ulaşıyor. Yani 820 binlerden başlayıp 1 milyon lirayı geçen bir tutardan bahsediliyor.

Orient Express'in modern versiyonu olarak sunuluyor olması heyecan uyandırsa da bu fiyatlar hayalini kurmayı bile zorlaştırıyor. Yine de bilginiz olsun Eylül'deki 3 seferi kaçırmış olabilirsiniz, ekim ve kasımda birer sefer daha var…

O KÖY BİZİM KÖYÜMÜZDÜR

Bir önceki yazıda da bahsettiğim gibi turizmin yelpazesi çok geniş. Sadece deniz, güneş demek değil. Antik kentler, müzeler, milli parklar, yeme-içme kültürü seyahat alışkanlıklarının geniş kitlelere yayılmasında çok önemli roller üstleniyor. Ama iş bununla da bitmiyor; yüzyıllardır bozulmadan günümüze ulaşmayı başaran köyler milyonlarca turist çekiyor. Popüler turist rotalarının ötesine uzanan seyahatler planlayan Unforgettable Travel Company de bu realiteden yola çıkarak dünyanın en güzel 50 köyünü belirledi. Listede Türkiye'den tek köy yer aldı. Kapadokya'nın mistik kokusunu taşıyan Ortahisar, 40'ıncı sıradan listeye girmeyi başardı. Seyahat uzmanları Ortahisar'ı, "Kayısı ve kül rengi çizgilerle bezeli bazalt bir gökyüzünün altında, Ortahisar Kapadokya toprağından fırlamış bir anıt gibi yükseliyor. Taş sokaklar, kayısı tezgahları ve incir ağaçlarının gölgelediği gül kokulu çay bahçelerinin yanından kıvrılarak geçiyor. Yerel halk lale şeklindeki bardaklarla çay içerken hikâyeler paylaşıyor. Bu arada, gündoğumu balonları, Hallacdere Vadisi'nin gerçeküstü sivri kayalarının üzerinde sessizce süzülüyor" ifadeleriyle anlattı. Listenin ilk 10'a giren köyler ise sırasıyla şunlar: İngiltere'den Bibury, Avusturya'dan Hallstatt, Norveç'ten Reine, Hollanda'dan Giethoorn, Faroe Adaları'ndan Gasadalur, Yunanistan'dan Oia, Hollanda'dan Bourtange, Karadağ'dan Kotor, Japonya'dan Shirakawa-go ve Filipinler'den Batad.