Sadece bir ay önce, iklim değişikliğinin de etkisiyle Türkiye'nin her geçen yıl su fakiri bir ülke olmaya yaklaştığını yazmıştım... Bu, bilinen bir gerçek ama bazı gerçeklerin fark edilmesi için tehlikenin elle tutulur, gözle görülür hale gelmesi gerekiyor.
Tıpkı şu anda İzmir'de olduğu gibi… İzmir'e uçakla gelip gidenler, uzunca bir süredir Tahtalı Barajı'ndaki su miktarının azaldığını gözlemliyordu. Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Çevre, Biyoçeşitlilik ve İklim Değişikliği Çalışma Grubu Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar da "Ekim ayının sonunda Tahtalı Barajı'nın dibini göreceğiz" diyerek bu acı gerçeği doğruladı.
Haberin Devamıİzmir'de 6 Ağustos'tan bu yana planlı su kesintileri uygulanıyor ama yağış olmadığı için barajlardaki doluluk oranı düşmeye devam ediyor. Kentin içme suyunun büyük bir bölümünün karşılandığı Tahtalı Barajı'nda doluluk oranı yüzde 3,91'e düştü. Ürkmez Barajı'nda su seviyesi yüzde 3,76, Balçova Barajı'nda yüzde 6,59'a geriledi. Alaçatı Kutlu Aktaş Barajı doluluk oranı yüzde 0,16 olarak kaydedilirken, Gördes Barajı'nda bu yıl hiç su kalmadı.
İyi de ne yapacağız
Maalesef çözüm yerine sorun üzerine laf üretmekte, birbirimizle kavga etmekte mahir olduğumuz için bu konuyu pek konuşamadık bugüne kadar; oysa çare var. Günümüzde, yağışın sınırlı olduğu bölgelerde tuzdan arındırma, tarım ve insan tüketimi için bol su sağlamanın en pratik yollarından biri. Ancak deniz suyunu tatlı suya dönüştürme süreci enerji yoğun bir süreç olduğundan bazı dezavantajlar söz konusu. Deniz suyunun tuz ve diğer kirleticilerden uzaklaştırılması karmaşık bir işlem. Bu işlem önemli miktarda enerji gerektiriyor. Dolayısıyla bu tesislerin enerji ihtiyacını karşılamak için güneş enerjisi gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının eş zamanlı olarak devreye alınması en önemli önceliklerden birini oluşturuyor. Mesela, su kıtlığı çeken Arap Yarımadası'nda tuzdan arındırma yöntemi yoğun olarak kullanılıyor. Suudi Arabistan, 37 milyonu aşan nüfusu ile milyonlarca Umre ve Hac ziyaretçisinin ihtiyaç duyduğu suyun yüzde 75'ini bu yolla sağlıyor. Petrol zengini ülke, tuzdan arındırma işleminin getirdiği yüksek oranda karbon emisyonunu bertaraf etmek için yeşil enerji kaynaklarına çok ciddi yatırım yapıyor. Bizim de çeşmelerden su yerine 'tıs' sesi gelmeden çok önce tuzdan arındırma işlemi için altyapı yatırımlarını tamamlamamız, bu yöntemin gerektirdiği enerjiyi sağlamak için de yenilenebilir enerji kaynaklarının etkin kullanımı için çalışmamız gerekiyordu ama yapmadık; yapamadık. Yine de hiçbir şey için geç değil. Geldiğimiz olumsuz noktayı milat alıp hemen bugünden kolları sıvamalıyız. Hem kent sakinlerinin huzur ve refahı hem de sanayi ve tarımın devamlılığı için buna mecburuz.