Tutarsızlık, Kandırmacılık, Yıkıcılık, Kindarlık

Saray, her şeye kadir! Adeta amel defteri tutuyor.

Saray hem Cebrail hem Azrail. İstediğinde ödüllendiriyor, istediğinde cezalandırıyor.

Yüce yazıcı (kiramen kâtibin) rolünü üstlenen iktidar tutkunu Devlet Bahçeli, Öcalan'ı affedip DEM ile el sıkışarak Saray'ın sağ omzundaki iyilik meleği olarak ortaya çıktı önce.

Böylece AKP-MHP-DEM ve Kemal Kılıçdaroğlu'nun özenle Meclis'e taşıdığı sağın vesaireleri ile Saray'daki AKP'linin bir kez daha ve belki de ömür boyu seçilmesinin önü açılmak isteniyordu ki...

Yapılan hesap araftan döndü. AKP ve MHP tabanı başta olmak üzere sahnelenmekte olan oyuna büyük tepki geldi. Anketlerde, Saray'ın zaten düşmekte olan seçmen desteği hızla dibe yöneldi.

Oportünizmin doruğu olan Beştepe, sıkışmıştı. İşte o anda, tüm devlet birimlerini kendisi için kullanmayı, rejimin olmazsa olmazı haline getirdiğini bir kez daha kanıtladı.

Tuttuğu amel defterinden bir başka sayfaya geçti.

İyilik meleği rolündeki Devlet Bahçeli'nin terör örgütü başını umutlandırarak barışma senaryosundan tam geri dönüş ile mühürsüz oylarla değiştirdiği sistemin koruyucu Azrail'i olarak kurgulanan yargıyı devreye soktu.

Bir kez daha Saray'a seçilmesi ve iktidarı ortakları ile birlikte yürüttüğü düzenin sürmesi için önündeki en büyük engel olarak gördüğü CHP'ye yöneldi.

El yükselterek birkaç gün önce liderini övdüğü normalleşmeci CHP'nin Esenyurt Belediye başkanını hedefe aldı.

Hem de daha önce kendilerini iyilik meleği gibi göstermek için Meclis'te konuşma yapmasını önerdikleri, çıkarları için "umut hakkı" tanıdıkları Öcalan'ın terör örgütünün üyesi olması savıyla!

Bırakın demokrasiyi, anayasal ilkeleri filan. Bütün bunlar çoktan geride bırakıldı.

Akıl almaz tutarsızlık, hince yürütülen aldatıcılık, utanma ve arlanmadan uzak bir kandırmacılık, her türlü töreyi yok sayan yıkıcılık ve yalanlara dolanmış kindarlıkla baş başayız.

Aşılır mı Aşılır.

Yeter ki tuzaklara düşülmesin.

DEM'İN ÇİZGİSİ

MHP lideri ile el sıkışan DEM'in eş genel başkanı Tuncer Bakırhan, Mardin'de otobüsün üstünde yürüttükleri çizgiyi bir kez daha açıkça ortaya koydu: