Sona Yaklaşırken

Siyasal dincilik buraya kadardı. Yurttaşları açlıkla terbiye etmeye kalkan, acımasız zorbalıktan beslenen, insanların cayır cayır yanmasına yol açan, muhaliflerini hapseden, yalan, çıkar ve aldatmaya dayalı Saray düzeni; yolsuzluk ve kayırmacılıkla semirmiş bir "lümpen burjuvazi", Uğur Mumcu'nun deyimiyle "alaturka kapitalizm" eliyle bugüne geldi.

Sonuç ortadadır:

Yurdun kaynakları sömürüldü, ekonomi çöktü, anayasa ve hukuk tanımazlıkla birlikte tüm insancıl ve çağdaş değerler yok sayıldı. Devlet, tüm kurum ve yapılarıyla çürütüldü.

Gençlik geleceksizlikle birlikte çok yoğun bir umarsızlığa itildi.

Eğitim, "zihinsel kodları düzeltmek, ümmet bakışı ile düşünme, çalışma ve üretme" hedefleri olan bir gerici derneğin eski başkanının eline bırakıldı.

Okul önlerinde şeker yerine uyuşturucu satılır oldu.

Yakın geçmişte casusluk cemaati ile kurulan ortaklığın yerini, 10 binlerce yurttaşın ölümünden sorumlu terör örgütü ile siyasi pazarlık aldı.

Bürokrasi; tarikat ve cemaatlerin paylaşım alanına, partililer ile eş-dostakrabaya iş yaratma havuzuna döndü.

Dış politikanın pusulası, tümüyle sömürgen ülkelerin yönünü göstermeye başladı.

Siyasal dincilik buraya kadardı.

Tüm uyarılara karşı halk denedi, bedellerini çok ağır yaşayarak gördü, ders çıkardı. Sırtından atacak, belli oldu.

İktidardakiler; toplumda yarattıkları, giderek kendilerine yönelik yükselen bu rahatsızlığın ayrımındalar.

Bu yüzden çok tehlikeli bir yola girdiklerinin ipuçlarını vermeye başladılar.

Biri, sokak hareketlerinin yeniden körüklendiği bir döneme girildiğine değinerek "Ülkemizde sosyal barışımızın korunması, iç huzurumuzun güçlendirilmesi, milletçe ebedi kardeşliğimizin yüceltilmesi noktasında AK gençliğin öncü ve örnek olmaya devam edeceği inancındayım" dedi.

Diğeri de benzer sözler etti:

"Haydi yüreğiniz yetiyorsa çıkın sokağa da görelim Ateşle oynama merakınız nüksettiyse deneyin de boyunuzun ölçüsünü alalım. Kınında beklemekten yorulmuş kılıç gibi burada olduğumuzu haykırıyoruz."