10 Kasım'da bir tabuyu daha yıkalım

Bugün Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün 87. vefat yıldönümü. Atatürk bu ülkenin ortak değeridir. Onu seven, ona minnet duyan milyonlarca insan bugün Büyük Önder için dua ediyor.

Her yıl 10 Kasım yaklaşınca aynı tartışma yeniden alevleniyor. Atatürk için camilerde Mevlid'i Şerif ve Fatiha okunmalı mı tartışması artık siyasetin de bir konusu haline geldi. Bu tartışmayı ben biraz abartılı buluyorum. Camilerde yapılan dualarla Atatürk ve silah arkadaşları için adının anıldığına sayısız kez şahit olmuşuzdur.

Bence Fatiha okunması gereken en anlamlı yer Atatürk'ün sonsuz yolculuğuna adım attığı mekan olan Anıtkabir'dir. Dolmabahçe ve Anıtkabir'deki 10 Kasım törenlerini izliyorum. "Atatürk için neden camilerde Fatiha Suresi okunmuyor" eleştirisi yapanların hiçbiri elini açıp bir Fatiha okumuyor.

Anıtkabir'deki törenlerde Atatürk'e yakışır şekilde saygı var, protokol var, düzen var ama içten bir Fatiha yok. Kalplar sanki o resmiyetin içinde donmuş gibi.

ANITKABİR'DE FATİHA OKUMAK YASAK MI

Peki Anıtkabir'de dua etmekle ilgili bir yasak var mı Sanmıyorum. Benim çok üzüldüğüm ve anlam veremediğim bir durumdur bu. Vatandaşlar içlerinden mutlaka dualarını ediyordur ama protokollerde görüyoruz bu durumu. Saygı duruşunda bulunuyorsun. Mezar taşını öpüyorsun. Anı defterine bir şeyler yazıyorsun. Ama elini açıp bir dua etmiyorsun. Girişte böyle bir yasaktan bahsedilmiyor ama bu konuda uyarılan vatandaşlar var.

Tercüman Gazetesi yazarı Servet Kabaklı yıllar önce yayınlanan bir yazısında adı konulmamış bu yasağı şöyle anlatıyor:

"31 Aralık 1987 günüydü. Devrin Başbakanı rahmetli Turgut Özal'la işbirliği yaparak, Bulgaristan'da rehin tutulan Türk kızı Aysel'in Türkiye'ye getirilmesini sağlamıştık. O gün Aysel ve yıllar sonra kavuştuğu ailesiyle birlikte Anıtkabir'i ziyarete gitmiştik. Mozolenin önüne geldiğimizde başta Aysel olmak üzere ailenin bütün fertleri, kendiliklerinden ellerini kaldırarak dua etmeye başlamışlardı. Ben de memnuniyetle uymuştum onlara. Ancak ilk andan itibaren tören kıtasının başında bulunan rütbeli subay, ellerimizi indirmemizi, dua etmek yerine saygı duruşunda bulunmamızı işaret etmeye başlamıştı. Hemen ardından da 'ellerinizi yanınıza indirin' diye bağırarak müdahale etmişti. Bunun üzerine Türkiye'ye ilk defa gelmiş, daha yaşadıklarının şokunu bile üzerinden atamamış olan Aysel Özgür kızımız, bana dönüp o can alıcı soruyu soruvermişti: 'Amca biz Türkiye'ye gelmedik mi"