İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu 19 Mart sabahı gözaltına alındı, 4 gün sonra da tutuklandı. Eşi Dilek İmamoğlu, aylardır eşi tutuklu, üç çocuk annesi bir kadın olarak mücadele ediyor. Dilek İmamoğlu, dün akşam ilk kez İpek Özbey'in "Günün dosyası" programına konuk oldu, tüm sorularını samimiyetle yanıtladı. İşte sorular ve cevapları.
- Şimdi sizi bir tarihe götüreceğim. 19 Mart sabahı saat kaçta çaldı kapınız
Bir film sahnesi gibiydi. ok zor bir sabahtı. Güvenliğin telefonuyla uyanmıştık. Sanırım 6 civarı. Hemen pencereye koştum. Dışarıya baktığımda gördüğüm manzara inanılmazdı. Yüzlerce polis, evimizin etrafını çevrelemişti. Gördüklerim karşısında şoke oldum.
- Korkutucu muydu
Hayır ama İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ya bu insan; hani ifadeye çağrıldığında gidebilecek ki daha önce ifadeye çağrıldı Ekrem İmamoğlu. Gitti, ifadesini verdi, aynı şey yapılabilirdi. O gün bize yaşatılanlar, o günün acısı, ülkenin girdiği şok inanılmazdı.
O SABAH OK ZORDU
- Bir sahne var gözümün önünde. Oğlunuzla birlikte kapının önündesiniz, ifadesini verir gelir diye düşündünüz mü
Düşünmedim. ünkü o sabah yapılan muamele zaten işin böyle sonuçlanacağını gösteriyordu. Yoksa yüzlerce polisle Ekrem İmamoğlu'nun kapısına dayanılmazdı. 4 gün kötü şartlarda gözaltı süresi, sonra ağlayan süreci, sonrasında da tabii ki Silivri.
- Dilek Hanım, ilk ne zaman ağladınız bu olaydan sonra, hatırlıyor musunuz
O sabah, çok zordu. Kalbim çıkacak gibiydi. Nefes alıyorum, kendimi sakinleştirmeye çalışıyorum. Bir yandan Ekrem'i uyandırdım, Ekrem hazırlanmaya çalışıyor, ona yardım etmeye çalışıyorum. Bir yandan Beren'i sakinleştirmem lazım. Bunların hepsi kafamın içinde böyle hızlı hızlı bir film akar gibi akıyor. Ve yaşadığım o süreçte şunu düşündüm: " Dilek... Ülke olarak, biz, ailemiz ve tabii ki ülke olarak bir dönemece geldik. Yani bir eşikteyiz artık. Bundan sonraki mücadelemiz kolay olmayacak, kendine gel" dedim. Beren'i sakinleştirdim. Ekrem'e yardımcı olmaya çalıştım. Telefonumu aldım, canlı yayın yapacağım... Canlı yayın yapamadım. Elim ayağım titriyordu. "Kendimi milletime emanet ediyorum" dediği videoyu çektim, paylaştık. Öncesinde kızımı okula uğurladık polislerden izin alarak. Sonrasında da Ekrem'i Vatan Emniyet'e...
Dilek Kaya İmamoğlu'nun SÖZCÜ TV'deki açıklamalarını milyonlar ilgiyle izledi.
Bu halkın hakkını ödeyemeyiz- Ne zaman, nerede tanıştınız
Ekrem'le 1993'te tanıştık, 1995'te evlendik. Ablam 93'te evleniyor. Ablamın düğününe geliyor, abimin arkadaşı çünkü Ekrem. Orada beni görüyor ama ben çok fark etmiyorum onu. Benim ailem, yıllardır tekstilci, iş yeri Merter'de. Ekrem'in de lokantası vardı Güngören'de. Yürüme mesafesindeydi bizim dükkanlarımız. Abimle tanıştığı için, benim iş yerime de gidip geliyordu, abimle görüşüyordu. Derken biz öyle tanışıp kaynaştık diyelim.
- ok âşık oldunuz mu
Evet tabii ki.
- Neredeyse 9 ay oldu cezaevinde. Gücünüzü tam olarak neden alıyorsunuz
Bu yaşıma kadar hayatımda inanmadığım hiçbir şeyin arkasından gitmedim. İnanmadığım hiçbir söz ağzımdan çıkmamıştır. Gücümü haklılığımızdan alıyorum. ünkü yüzde yüz biliyorum ki alnımız ak, başımız dik. Bunu bir kere bir kenara koyuyorum. Hani biz çünkü 9 aydır kendimizi, masumiyetimizi kanıtlamak için uğraşıyoruz aslında. Ama bunun yanında gücümü tabii ki demokrasinin ve Cumhuriyetin bize kattığı o değerlerden alıyorum. Sokaktaki halktan alıyorum. Bir annenin gözyaşından alıyorum. Yaşlı bir teyzemin duasından alıyorum. "Kızım ben bunu Ekrem için..." -ki biz cezaevine hiçbir şey sokamıyoruz- "Kızım ben bunu, işte şu kadar dua okudum, lütfen bunu oğluma götür, yastığının altına koysun, bununla uyusun, bu ona şifa olacak" diyen o teyzemizden alıyorum.
MİLLET ADALET VE HUZUR İSTİYOR
23 Mart'ta kendi Cumhurbaşkanı adayını belirlemek için sandıklara giden milyonlarla beraber, onların çocuklarının o dayanışma sandıklarına attığı o resimlerden alıyorum. "Ekrem amca bir an önce çık, seni bekliyoruz", "Sen bizim umudumuzsun" diyen çocuklardan alıyorum, gençlerden alıyorum. O barikatları aşarak, bütün bu çığlığı bütün Türkiye'ye yayan ve öncü olan o üniversiteli gençlerden alıyorum. Bıkmadan, yılmadan, usanmadan; haftada iki kere yapılan, Genel Başkanımızın yapmış olduğu mitinglere gelen ve hiç azalmadan artan kalabalıklardan alıyorum. Bunlar az şey değil İpekciğim. Bunlar çok muhteşem şeyler. Ve şükürler olsun ki gerçekten Ekrem kendini milletine emanet etmekle gerçekten çok haklıymış. Ve burada şunu parantez içinde söylemek istiyorum sana; biliyorum bizi bu akşam çok kişi izleyecek. Bu halkın... Özellikle siyasetçiler; bu halkın hakkını asla ödeyemez. Hiçbir şey istemiyorlar. Sadece oy verdikleri insanlardan demokrasi ve adalet istiyorlar, huzur istiyorlar ve geçinmek istiyorlar.
- Nasıl bir ziyaret takvimi var
Ayda dört kere... Hep beraber gidiyoruz, aile görüşü. Bizim görüş günlerimiz Salı günleri. Onun dışında bir de arşamba günleri 10 dakika telefon hakkımız var. 10 dakikamız var. Genelde çocuklardan bahsediyoruz. Beren de geliyor tabii. Okullarını anlatıyor çocuklar. Beren bıcır bıcır zaten hiç susmuyor. Her şeyini anlatıyor babasına o bir saatte. Belki de yarım saatini Beren konuşuyor. Genelde konuşuyoruz, yani hayat akışını konuşuyoruz. Genel bir konuşma oluyor.
- Bazen uzun süreceğinden korkuyor musunuz
Sürmeyecek. Kesinlikle sürmeyecek. Süremez. Yine söyleyeceğim; ülkemiz, yani ülkenin geleceği için, ülkenin istikbali için süremez, sürmemeli.
- Peki diyelim Ekrem Bey çıktı. Nasıl bir hayaliniz var
Ay o günü hiç düşünemiyorum. Yani en büyük hayalim; onu 19 Mart'tan bu yana yalnız bırakmayan milyonlarla kucaklaşması. En büyük hayalim o. ünkü bu insanların hakkı ödenmez. Asla ödenmez.
- Ekrem Bey'in anne babası da buna dahil değil mi
Evet. Her hafta Silivri'deler. Hepimiz her hafta Silivri'deyiz. İzmir'e giden aile yakınları var, Afyon'a giden, Düzce'ye giden... Belediye başkanının annesi hapishanenin karşısındaki kafede oturuyor. Evet, bütün gün. Neden Neden
Asla kırılmadım yalnız kalmadım- Kırıldığınız kimseler oldu mu Yalnız kaldığınızı düşündüğünüz...
Bir kere hiç asla yalnız kalmadım. Şükürler olsun ki... Yol arkadaşlarımız hiçbir zaman bizi bu süreçte yalnız bırakmadı. Hepsine çok teşekkür ediyorum. Ancak daha farklı yerlerden sesin yükselmesini isterdim. O anlamda biraz zayıf kaldık aslında. İş dünyasından, siyasilerden, özellikle muhalefet parti liderlerinden daha çok ses çıkmasını bekliyorum. Hayal kırıklığına uğradım demiyorum ama bu süreci şöyle tanımlamak istiyorum: Bu süreç sadece bizim evimizde olan bir süreç değil. Bunu herkesin çok iyi anlaması gerekiyor. Evet, siyasetin bazı kuralları var kendi içerisinde. Ben o tarafa hiç girmek istemiyorum ama Atatürk'ün bir sözünü burada hatırlatmak istiyorum: "Söz konusu vatansa gerisi teferruattır." O yüzden herkesin elini taşın altına koyması gerektiğini düşünüyorum bu dönemde. ünkü öyle bir dönemden geçiyoruz. Parti liderleri, STK'lar, bazı platform temsilcileri, iş dünyası, akademisyenler, sanatçılar, gazeteciler, televizyonlar... Kim varsa, bu 86 milyonu oluşturacak ve etki yaratabilecek kim varsa; hepsinin bu dönemde biraz daha seslerinin yüksek çıkmasını bekliyorum.
Ekrem içerde şiirler yazıyor- Size cezaevinden şiir yazıyor mu
Ben Nazım Hikmet'in eşine yazmış olduğu mektupları okurken ağlardım, çok ilginç. Hayat bana bunu şimdi bireysel olarak yaşatıyor. ok ilginç bir an bu. Ekrem dışarıdayken şiir okumayı çok seviyordu, özellikle bana şiir okuyordu. Şimdi de içeriden yazıyor.
- Memleket şiiri mi aşk şiiri mi

6