Haber önceki gece düştü. ABD Başkanı Donald Trump, nükleer denizaltıları harekete geçirmişti. Rusya'nın Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dimitri Medvedev'in tehditkâr paylaşımına öfkelenmiş, Amerikan nükleer denizaltılarının yerini değiştirme talimatı vermişti.
Peki Medvedev ne demişti
Trump'ın Ukrayna nedeniyle Rusya'ya yaptırım tehdidini "savaş yönünde atılmış adım" olarak nitelendiren bir tweet attı.
Bu açıklama, Washington'da ciddi bir güvenlik tepkisine neden oldu.
Tweetin ardından Trump, Pentagon'a doğrudan talimat vererek nükleer denizaltıların pozisyonunu değiştirdi. Bu, hem Rusya'ya karşı bir gözdağı hem de iç kamuoyuna kararlılık gösterisi olarak yorumlanıyor.
Trump, Putin'e de tepkili.
Rusya ile Ukrayna arasında biliyorsunuz ateşkes sağlama yönünde epey çaba sarf ediyor.
Ancak Putin'in süreci oyaladığını da düşünüyor. Hatta kendisini hayal kırıklığına uğrattığını söylüyor. Geçen ay Beyaz Saray'da yaptığı açıklamayı hatırlıyor musunuz
"Eve gidiyorum. First lady'ye diyorum ki, 'Bugün Vladimir'le konuştum. Harika bir görüşmeydi.' O da diyor ki, 'Gerçekten mi Az önce bir şehir daha vurulmuş,'"
Putin ise sözüm ona kalıcı bir barış istiyor. Ancak şartları epey zorluyor.
Trump'ın hayal kırıklığına verdiği cevap da tam Putin'in ağzından çıkacak cinsten: "Herkesin yaşadığı hayal kırıklıkları, aşırı beklentilerden kaynaklanmaktadır. Bu, herkesin bildiği genel bir kuraldır. Ancak bu sorunu barışçıl bir şekilde çözmek için ayrıntılı görüşmeler yapmak gerekir. Bu görüşmeler kamuoyu önünde değil, müzakere sürecinin sakin ortamında, soğukkanlılıkla yapılmalıdır."
Tüm bunlar olurken de Putin, komşu Belarus'a 'Oreşnik' hipersonik füze yerleştireceklerini ilan etti.
Rusya-Ukrayna, bir türlü yoluna girmiyor. Şiddet sürüyor. Bir yandan müzakereye devam edeceklerini söyleyen taraflar varken, ABD Ukrayna'ya 3,22 milyar dolarlık askeri yardım paketini onayladığını duyuruyor.
Gazze'de durum ortada. Açlık ve aslında hayatta kalma sınavı veriliyor. The Guardian'ın haberine göre İsrail merkezli insan hakları örgütleri, Gazze'de açlığın silah olarak kullanılmasına kanıtlar buldu. Kitlesel bir aç bırakma politikası izlendiği vurgulanan habere göre, İsrail, Gazze halkının hayatta kalması için gereken gıda miktarını biliyor, bölgeye giren gıdayı da biliyor. Geçmişte açlıktan ölümü önleyecek düzeyde kalori hesapladı. Mart'tan bu yana bölgeye giren gıda ile ihtiyaç arasındaki uçurum, bugün farklı matematik yapıldığını gösteriyor.
Suriye deseniz, iyice karışık. ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi de olan Tom Barrack, "İsrail şu anda sınırlarına çok duyarlı. Suriye, İsrail ile savaş istemiyor. Kişisel görüşüme göre İsrail, Suriye'ye odaklanmış değil, onlar Golan Tepeleri'ni İran sınırına kadar genişleteceklerini söylüyor. Onlar, kendileriyle İran arasında güvenilir ortaklardan oluşan temiz bir bölge istiyorlar. İran'a görüş açısı istiyorlar ve buradan İran'a kadar kimse bize karışmayacak diyorlar" şeklinde açıklama yapıyor.
Türkiye siyaseti de iktidarın 'Ortadoğu'da olan bitene karşı iç cepheyi güçlendirmek amacıyla başlattığı süreci' konuşuyor.
Komisyon ilk toplantısını Salı günü gerçekleştirecek.
CHP, komisyona üye vermeli mi vermemeli mi tartışmaları bitti, parti görevlilerin isimlerini bildirdi.
Şimdi bu süreç kime yarar, kime zarar; o tartışılıyor.
Ekonomi neredeyse hiç konuşulmuyor. Eğitim deseniz MEB'in kendi raporuna göre 6 ayda fen ve Anadolu liseleri için 131 milyon lira, imam hatip ve mesleki okullara 1,1 milyar lira gitmiş. Buraları konuşmaya da alan açılamıyor.
Her şeye zam yağıyor, işçi emekçi oyalanıyor, kadınlar öldürülüyor, yeşil alanlar yok ediliyor, tarım bitme noktasına gelmiş, herkes günü kurtarma telaşında...
Her gün birileri cezaevine alınıyor, her gün 'terörsüz Türkiye' konuşuluyor. Ne yaşlıların çektiği azap ne öğrencilerin yaşadığı beslenme sorunu gündeme gelebiliyor.