İsrail'in Gazze'deki İşgalini Genişletme Kararı ve Filistin Halkına Yaptığı Soykırım Hakkında Tezkere TBMM Genel Kurulu'nda kabul edildi. Tüm ülke parlamentolarını İsrail ile olan tüm askeri ve ticari ilişkileri sonlandırmaya davet ettiler.
Uluslararası kurumların sessizliğine dikkat çekilen tezkerede uluslararası toplumu, İsrail'i Gazze'de kalıcı bir ateşkesi kabul etmeye, silahlı güçlerini bölgeden çekmeye ve Gazze'ye kesintisiz insani yardım ulaşımını sağlamaya zorlamak için daha fazla çaba göstermeye çağırdılar. Kıymetli bir çağrı elbette.
Bir sonuç getirir mi; tartışılır...
Bu köşede defalarca Gazze'deki zulmü farklı boyutlarıyla ele aldım. En çok da açlık boyutuyla.
Gazze ne sadece Filistinlilerin ne Arapların ne Müslümanların sorunu. Tüm dünyayı ilgilendiren, çivisinin çıktığını gözler önüne seren, insanlık vicdanını öldüren, yıllardır süren bir zulüm, bir işkence...
Bununla birlikte bize izlettirilen Batı'nın süslü ifadeleri arasındaki ikiyüzlülüğü...
Demet Tezcan'ın hazırladığı, 'Nehirden Denize Özgür Filistin' kitabını okuyorum.
Kitap, 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze'de yaşananların yanı sıra işgali ve karşı duruşu, kültür sanat dünyasının tutumunu, boykotu, dünyadaki aktivizmi ve gençlik eylemlerini tarihi arka planıyla ele alıyor. Kitaba Filistin üzerine çalışan birçok gazeteci ve akademisyen de katkı sunmuş.
Özellikle 'özgür medya' konusunda dikkat çekici bölümler var.
Filistinli düşünür Edward Said'in onlarca yıl önce yazdıkları bugün de önümüzü aydınlatan metinler... Said'e göre ABD medyası geneli itibarıyla 'Müslüman teröristlerin masum insanlara karşı kasıtlı şiddet eylemlerinde bulunma kapasitesine sahip olduğu' ancak 'kendilerine benzeyen' İsrail'in böyle olmadığı görüşünde. Bakın Said neler diyor:
"En yalın Arap-İslam anlayışının bile son derece siyasallaşmış bir şeye, bir hezeyana dönüşmesinde üç şeyin payı var: İlkin Şarkiyatçılığa dolaysızca yansıyan, Batı'daki Arap ve İslam karşıtı yaygın ön yargının tarihi; ikincisi, Araplar ile İsrail Siyonizmi arasındaki savaşım ve bunun Amerika Yahudilerinin yanı sıra, hem liberal kültüre hem de genelde halka etkisi, son olarak da Araplar ve İslam ile özdeşleşmeyi ya da bu konuyu soğukkanlılıkla tartışmayı imkânlı kılan herhangi bir kültürel konum bulmanın neredeyse imkânsız olması. Dahası, Ortadoğu şimdilerde, büyük devlet siyasetleriyle, petrol iktisadıyla, özgürlük aşığı demokratik İsrail ile kötü, totaliter, terörist, Araplardan dem vuran safdil ikilikle öyle bir özdeşleşmiştir ki, Yakındoğu'dan söz edilirken neden söz edildiğine dair net bir görüş sahibi olmak gibi bir olasılığın iç karartacak ölçüde az olduğunu söylemek bile gereksizdir."
Düşünün, Edward Said bu satırları 1978'de kaleme almış. Hiçbir şey değişmemiş.
★★★
Geçtiğimiz günlerde Kanada'da görev yapan İngiliz haber ajansı Reuters muhabiri Valerie Zink, kurumunun İsrail'in gazetecileri öldürdüğü olaylarla ilgili haberlerini ve bu olaylar karşısındaki tepkisini eleştirerek istifa etti.
Hatırlayacaksınız, yine bu köşede yer almıştı, 10 Ağustos'ta Al Jazeera muhabiri Enes Cemal eş-Şerif ve beraberindekiler öldürüldü. İşte Zink'in istifası da tam bunun üzerine geldi. Sebebi şöyle açıkladı: "Reuters, İsrail'in eş-Şerif'in Hamas üyesi olduğuna ilişkin herhangi bir temelden yoksun iddialarını yayımlamayı seçti. Reuters gibi medya kuruluşlarının özenle tekrar edip meşrulaştırdığı sayısız yalandan sadece biri. İsrail'in propagandasını sürdürme konusundaki istekliliği, Reuters'ın kendi muhabirlerini bile İsrail'in soykırımından koruyamadı."