Ankara'da bulunan Türkiye İş Bankası İktisadi Bağımsızlık Müzesi ve Atatürk Kütüphanesi, Cumhuriyet'in ekonomik bağımsızlık mücadelesini belgeleyen sergileri, zengin arşiviyle, geçmişi anlamak ve geleceğe ışık tutmak isteyen herkes için benzersiz bir kültürel durak niteliğinde
Ankara'nın tarihi atmosferi içinde, Ulus'un en özel yapılarından birinde, zamanın ruhunu hissettiren bir müze yükseliyor: Türkiye İş Bankası İktisadi Bağımsızlık Müzesi. Adımımı attığım anda, buranın yalnızca bir bina değil, bir hafıza mekânı olduğunu hissediyorum. Cumhuriyet'in ekonomik bağımsızlık yolculuğuna tanıklık eden bu yapı, geçmişin izlerini günümüze taşıyor. Müze binasının etkileyici mimarisiyle karşılaştığımda, buranın bir banka genel müdürlüğü olduğunu unutmam neredeyse imkânsız. 1929 yılında İtalyan mimar Giulio Mongeri tarafından inşa edilen bu bina, Osmanlı ve Batı mimarisinin izlerini taşırken, Art Nouveau ve Neo-Rönesans akımlarını da içinde barındırıyor. Zamanında finans merkezi olan bu yapı, bugün geçmişin ve bugünün iç içe geçtiği bir kültür alanına dönüşmüş.
İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Suat Sözen ve İş Sanat Genel Müdürü Zuhal Üreten ev sahipliğinde keşfetme imkanı bulduğum müzenin içinde dolaşırken, bir asır önce atılan ekonomik bağımsızlık adımlarının izlerini sürmek mümkün. Özellikle iktisadi bağımsızlık temalı sergi, Türkiye'nin ekonomik kalkınmasının İş Bankası üzerinden nasıl şekillendiğini detaylı bir şekilde anlatıyor. Bankanın kuruluşu, ilk yıllardaki sanayi ve ticaret hamleleri, yurt dışına açılma süreçleri... Her bölüm, yalnızca bir kurumun değil, bir ülkenin ekonomik bağımsızlık mücadelesinin hikâyesi. Binanın en özel köşelerinden biri de Mavi Salon. Atatürk'ün 1929 yılında burayı ziyaret ettiğinde fotoğraf çektirdiği bu salon, sanki zamanda donmuş gibi... Bankanın ilk genel müdürü Celal Bayar'ın makam odası da geçmişin dokusunu koruyan özel alanlardan biri.
TARİHE TANIKLIK EDİYORSUNUZ
Müzenin ikinci katında yer alan İstikbalinizin Emniyeti Türkiye'nin Bankasıyla Bir Asır sergisi, ziyaretçileri daha da geniş bir zaman yolculuğuna çıkarıyor. İş Bankası'nın yalnızca finans alanında değil, eğitim, sanat, çevre ve spor gibi farklı alanlarda da nasıl bir katkı sunduğunu görmek etkileyici. Özellikle kültürel mirasa verilen destekler, arkeolojik projeler ve sahne sanatlarına yönelik yatırımlar, bankanın ekonomik bir güç olmanın ötesinde, toplumsal bir aktör olduğunu gösteriyor.
Serginin ana bölümlerinden bir diğerinde ise Banka'nın 1956 yılından bu yana Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları ile sürdürdüğü yayıncılık faaliyetleri, 2000 yılından bu yana İş Sanat markası altında hayata geçirdiği sahne sanatları ve plastik sanatlar alanındaki etkinlikleri, kültürel miras ve arkeoloji projeleri ile müzecilik alanlarında ülkemizin kültür sanat hayatına verdiği büyük destek anlatılıyor. 1930'lu yıllarda milli güreşçilerin desteklenmesi ile başlatılan spor desteklerini günümüzde Türkiye Satranç Federasyonu ve Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi sponsorlukları ile sürdüren İş Bankası'nın spora verdiği desteğin tarihi ve ikinci yüzyıla taşıma vizyonu da serginin ana bölümlerinden birini oluşturuyor. Sergi ayrıca ziyaretçileri, bir asırlık tarihi boyunca kendini zamanın akışına göre güncelleyen bir markanın reklam yolculuğuna davet ediyor. 1924 yılında başlayan ve sonraki yıllarda çeşitlenip gelişerek taşıdığı mesajlarla yaratıcılığı buluşturan reklamlar, Banka'nın ve reklamcılığın erken dönemini nadir bulunur bir zenginlikle belgeliyor.
İstanbul'daki Türkiye İş Bankası Resim Heykel Müzesi'nde ziyaret etme imkanı bulduğum, İstanbul'un Resmi isimli sergiye Ankara'da da rastlamak, eski bir dostla karşılaşmak gibi oldu. İş Bankası'nın Sanat Eserleri Koleksiyonu'ndan derlenen, İstanbul'un tarihine sanatsal bir perspektiften bakma imkânı sunan bu sergi, yolculuğuna Ankara İktisadi Bağımsızlık Müzesi'nde devam ediyor.
Müzenin belki de en güzel yanlarından biri, ziyaretçilerine yalnızca geçmişi anlatmakla kalmayıp, geleceğe dair de umut vermesi. İş Bankası'nın girişimcilik, kadın istihdamı, çevre ve sürdürülebilirlik gibi konulardaki projeleri, müzenin bir tarih kitabı gibi değil, yaşayan ve gelişen bir alan olduğunu gösteriyor. Yaklaşık 500 bin kişinin ziyaret ettiği müzede, çocuklara yönelik atölyeler ve rehberli turlar da ücretsiz olarak sunuluyor. Tarihi bir atmosferde, ekonominin ve kalkınmanın hikâyesini keşfetmek isteyen herkes için eşsiz bir deneyim sunuyor. Eğer yolunuz Ankara'ya düşerse, bu müzeye mutlaka uğrayın. Sadece geçmişin izlerini görmek için değil, geleceğe dair ilham almak için de...