Akıl oyunlarıyla dolu bir iş görüşmesi

Sıradan bir ofiste, bir iş görüşmesi ortamındayız. İlaç içtiği için bir hastalığı olduğunu anladığımız bir adam, çıtı pıtı bir genç kızı sorguya çekiyor adeta. Adının Yavuz olduğunu öğrendiğimiz kişi, biraz garip sorularıyla hem kızı hem de seyirciyi şaşırtıyor. Adının Yasemin olduğunu öğrendiğimiz kız, başvurduğu işin ne olduğunu bilmeden görüşmeye gelmiş. Yavuz'un tuhaf talepleri onun farklı bir niyeti olduğunu hissettiriyor ama açıkça tahmin edemiyorsunuz amacını... O andan itibaren akıl oyunları başlıyor. Oyun ilerledikçe gerilim artıyor, tansiyon yükseliyor, maskeler kalkıyor ve gerçekler açığa çıkıyor. Her etapta artan ters köşeler, yalnızca karakterleri değil, seyirciyi de oyunun içine çekiyor. Özellikle son yarım saat hangi gerçekliğe inanacağını şaşırıyor seyirci. Bu tür ters köşeye yatıran sürprizli hikâyeleri seviyorsanız Eşyanın Tabiatı'nı kaçırmayın derim. Başarılı oyuncu Mert Turak ve Aslıhan Malbora'nın karşılıklı performansları oyunun kalbini oluşturuyor. Turak'ı sahnede izlemek her zaman ayrı bir keyif; çünkü o, yalnızca karakteri oynamıyor, adeta yaşıyor.
"Yavuz" rolünde yine o tanıdık derinliği, mizahı ve gerilimi bir arada taşıyor. İzleyicinin gözünde bir anda güvenilir bir adamdan, manipülatif bir zekâya dönüşebiliyor. Bu geçişleri böylesine doğal yapmak, sahne ustalığının göstergesi. Aslıhan Malbora ise ilk kez tiyatro sahnesine adım atmanın heyecanını saklamıyor ama bunu rolünün içine Turak'ın da yardımıyla yedirmeyi başarıyor. Güzel oyuncu "Yasemin" karakterinin sürprizli hikâyesini naiflikten sezgisel güce uzanan dönüşümünü oyun sonuna kadar taşımayı başarıyor. İş görüşmesi kavramını adeta psikolojik bir deneye dönüştüren tek perdelik oyunun en sevdiğim yanı yerli metin olması. Ferhat Ergün'ün kaleminden çıkan, özgün bir fikirle ve güçlü bir anlatımla var olan bir eser. Ergün'ün rejisini de üstlendiği Eşyanın Tabiatı, seyirciyi ters köşeye yatıran hikâyesiyle sürekli şaşırtan, zaman zaman güldürürken duygusal finaliyle boğazları düğümleyen etkileyici bir oyun olmuş. Oyun 4 Kasım'da Beylikdüzü'nde, 11'inde Mecidiyeköy'de, 17'sinde Bakırköy'de ve 18'inde Zeytinburnu'nda seyirciyle buluşacak. Denk gelmeye çalışın.

İKİNCİ YAŞ İÇİN ÖZEL ESER

Türkiye İş Bankası Resim Heykel Müzesi, ikinci yaşını 1940'lardan bu yana oluşturulan koleksiyonunun ilk yapay zekâ veri heykeli ile kutluyor. Refik Anadol'un projesi "Büyük Doğa Modeli"nin ilk eseri "Türkiye- Flora", ülkemizin endemik türlerinin kırılgan güzelliğine odaklanıyor. Yapay zekâ, büyük veri ve algoritmaları sanatla buluşturan Refik Anadol'un geliştirdiği Büyük Doğa Modeli projesinin Türkiye ayağının ilk eseri olan "Türkiye-Flora", Beyoğlu'ndaki Türkiye İş Bankası Resim Heykel Müzesi'nde ziyarete açıldı. Türkiye- Flora, ikinci yaşını kutlayan müzenin koleksiyonunun ilk yapay zekâ veri heykeli olarak envantere kaydedildi. 33 milli parktan toplanan çiçek verileriyle eğitilen üretken yapay zekâ modeli, Refik Anadol'un sanat vizyonuyla yönlendirilerek "Türkiye- Flora"yı oluşturuyor ve ülkemizin endemik türlerinin kırılgan güzelliğini odağına alıyor. Deneyim odasında yer alan üç ekran ise Yaşayan Ansiklopedi deneyimini izleyiciyle buluşturuyor.

LOCARNO FİLM
FESTİVALİ İSTANBUL'DA
İstanbul Modern Sinema, dünyanın en köklü film festivallerinden Locarno Film Festivali'ni üçüncü kez İstanbul'a taşıyor. 20-30 Kasım tarihleri arasında gerçekleştirilecek programda yer alan tüm filmler, Türkiye'de ilk kez gösterilecek. İsviçre'nin en köklü ve prestijli festivallerinden Locarno Film Festivali'nin 78. edisyonunda öne çıkan yapımlar arasında yönetmen Kamal Aljafari'nin 2001 yılında Gazze Şeridi'ni ziyaret ederek eski bir hücre arkadaşını bulmaya çalıştığı dönemde çektiği Hasan ile Gazze'de ve Sophy Romvari'nin Vancouver Adası'nda ailesinin geçmişiyle yüzleşen genç bir kadının hikâyesini anlattığı Mavi Balıkçıl yer alıyor.