Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası (CSO), 200. kuruluş yılını ve 2025-2026 sezon açılışını unutulmaz bir konserle kutladı. İki asırlık bir gelenekle Türkiye'nin en köklü sanat kurumu olan CSO, Ada Ankara Ziraat Bankası Ana Salonu'nda düzenlenen özel gecede izleyicilere hem tarihsel hem de duygusal bir yolculuk yaşattı. Şef Cemi'i Can Deliorman'ın yönettiği konser, sadece bir müzik şöleni değil, aynı zamanda CSO'nun sanat tarihimizdeki yerini hatırlatan güçlü bir hatıraydı.
Deliorman'ın "Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, Türkiye'deki tüm sanat kurumlarının ana sanat kraliçesi, amiral gemisidir. 200. yıl dünya üzerinde çok az sanat kurumuna nasip olur." şeklindeki sözleri, bu yolculuğun değerini vurguluyordu. Dört bölümden oluşan konserin ilk perdesi, "Tarihsel Kökler" başlığıyla 1826'ya, Muzıka-i Hümayun dönemine uzandı. Giuseppe Donizetti'nin marşları ve Callisto Guatelli'nin "Osmanlı Sergi Marşı"yla orkestranın kökleri bir kez daha gün yüzüne çıktı. "Cumhuriyet Dönemi" başlıklı ikinci bölümde ise Ahmet Adnan Saygun, Ferit Tüzün, Ulvi Cemal Erkin ve Muammer Sun'un eserleriyle Cumhuriyet'in sanata kattığı değerler öne çıkarıldı.
Cumhuriyetin ilanıyla Ankara'ya taşınan CSO, bu bölümde adeta Cumhuriyet'in sesi oldu. "Harika Çocuk" bölümünde genç kemancı Deniz Yakın'ın Erkin'in Keman Konçertosu'nu seslendirmesi, CSO'nun geleceğe açılan kapısını işaret etti. Finalde ise orkestranın geçmişte kaybettiği sanatçılar anıldı; Elgar'ın 'Nimrod'u, Borodin'in 'Poloveç Dansları' ve Orff'un 'O Fortuna'sı ile sahne, görkemli bir kapanışa dönüştü. CSO, sadece bir orkestra değil; Türkiye'nin müzikteki belleği, sanatın yaşayan tarihi. 200 yıllık yolculuğuyla geçmişi geleceğe bağlayan bu kurum, her sezon sadece müzik değil, bir kültür mirası sunuyor. Bu yüzden CSO'yu dinlemek, aslında Türkiye'nin sanat yolculuğuna tanıklık etmektir. Nice 200 yıllara, CSO!
DEVAMI 6 YIL SONRA GELDİ
Yapımcılığını Vahdet Erdoğan'ın yaptığı, televizyonda ve dijitalde büyük rağbet gören Nasipse Olur, 6 yıl sonra ikinci filmiyle yeniden izleyici ile buluşmaya hazırlanıyor. Algı Eke, Burak Sevinç ve Nur Sürer'in başrollerini paylaştığı filmde; Aşkım Kapışmak, Barış Başar, Billur Pınar Yılmaz, Hakan Bulut, Şiva Behrouzfar ve Ömer Kurt yer alıyor. Senaryosunu Barış Başar'ın yazdığı Ufuk Cebeci'nin yönettiği film 28 Kasım'da vizyona girecek.
FORA'YA DİKKAT
Yeni sezonun dikkat çeken yapımlarından Fora, 29. İstanbul Tiyatro Festivali'nde yapacağı prömiyer için gün sayıyor. Şerif Erol, Şenay Gürler, Kubilay Aka, Aslı İnandık, Şükran Ovalı ve Eray Karadeniz'in oyuncu kadrosunda yer aldığı Fora oyunu iddialı oyuncular ve yapım ekibiyle de sezonun en çok konuşulacak yapımlarından biri olmaya aday. Hikmet Hükümenoğlu'nun kaleme aldığı, Mert Öner'in yönettiği oyunun yapımcılığını Nisan Ceren Özerten üstleniyor. Tek mekânda ve tek zaman diliminde geçen oyun, aile bağlarını, kuşak çatışmalarını ve bireylerin kendini bulma çabasını mizahi ve dokunaklı bir dille anlatıyor. Fora, 29. İstanbul Tiyatro Festivali kapsamında 4–5 Kasım'daki prömiyerinin ardından sezon boyunca sahnelerde olacak. Şimdiden not edilsin.