Kömürlerle resim yaparak iyileşiyor

Türkiye onu, Trabzon'un Sürmene ilçesinde balık çiftliklerine karşı verdiği mücadele sırasında içinde eserleriyle birlikte yanan eviyle tanıdı. Çevre sorunlarını ele aldığı eserleriyle bilinen sanatçı Gökçe Erhan'ın Çamburnu'ndaki yöresel mimari tarzında yapılmış aile evi geçen ekim ayında kültür balıkçılığı tesislerine karşı yapacağı basın açıklamasına saatler kala çıkan yangında küle dönmüştü. 2012 yılında İstanbul'dan ayrılarak memleketi Sürmene Çamburnu'na yerleşen Erhan, ailesinden kalan 150 yıllık köy evini restore ederek binayı çöp üretmeyen ekolojik bir eve dönüştürmüş, eserlerini burada üretmeye başlamıştı. Kendisi de adeta bir sanat eseri olan eviyle birlikte yeni sergisi için hazırladığı eserleri de yok olmuştu.Yangın sonrası Sürmene'de bıraktığımız Gökçe Erhan'la Boğaz'a tepeden bakan, Yeniköy'ün sırtlarında sanatçılara üretim olanakları sağlayan bir misafir programı uygulayan Gate 27'de karşılaştım.Trabzon'un Sürmene ilçesine bağlı Çamburnu köyünde doğan Gökçe Erhan, lisans eğitimini Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü'nde birincilikle tamamladı. Daha önce Sakıp Sabancı Sanat Ödülü'ne layık görülen sanatçı İstanbul, Londra, Münih gibi birçok şehirde çeşitli sergiler açtı.Yangın sonrasında programa misafir sanatçı olarak davet edilen Erhan, yanına sadece evden kalan kömürleşmiş ağaç parçalarını alarak gelmiş. Atölye yerine kaldığı dairenin banyosunu seçip ağaçların üzerindeki kömürü kazıyarak başlamış hem kendini iyileştirmeye hem de sanatına sıfırdan başlamaya. Bu süreci yansıtan bir de video çekerek belgeselleştirmiş. "Amacım başta kendimi tedavi etmekti. Tedavi ederken de hep yaşatmak istediğim fakat gözlerimin önünde kaybolan evi sanat aracılığı ile ölümsüzleştirmek" diyen Gökçe Erhan sanat aracılığıyla yaptığı ve 'Bir Travma Estetiği' adını verdiği bu iyileşme terapisini anlattı.SANATIM HAYATIMLA ÖRTÜŞÜYOR Başa dönersek neler hissettiniz yangından sonraÇok büyük bir acı. 150 yıllık bir ev düşünün, dedelerimin dedeleri orada yaşamış. Yalnız değildim, onlarla, onların ruhlarıyla beraberdim ben orada. Bütün amacım o geçmişi orada yaşatmaktı. Kabul edemedim bir türlü. Ev yanmadan önce ikinci kişisel sergime hazırlanıyordum. Büyük bir sergi olacaktı. Yanan ev aile evimizdi. Onun hemen arkasına yine geleneksel mimari ile kendi evimi yapma planlarım vardı. Başka bir ev yapmaya çalışırken var olanı da yitirmek çok acıydı, sergi için hazırladığım eserlerin yanmasının yanında. Gate 27'ye evden artakalan kömürleşmiş ağaç parçalarını da alıp getirmişsiniz ve onlarla başlamışsınız üretmeye. Neydi düşüncenizElimde kalan tek şey onlardı. Onları hayatta nasıl tutabilirim diye düşündüm. Bir tür ölüme meydan okumaydı bu, sanat aracılığı ile. Kaldığım yerin banyosunu seçtim çalışmak için. Bir arınma, rehabilitasyon merkezi gibiydi benim için banyo. Yanmış ağaç parçaları, paslı çiviler ve kömürle yapılmış resimler. Nasıl oluştu bu kompozisyon İlk travmama döndüm burada. Kültür balıkçılığı ve diğer nedenler yüzünden denizin yıllardır harap edilmesine karşı verdiğim mücadeleyle başladı her şey. İçimde çok büyük acı vardı gördüğüm çevre katliamı yüzünden, bunun üstüne bir de evin yanmasıyla büyük bir travma yaşadım. Ağaçlardan kömürleri kazıdıkça yanmamış bölgelere ulaştım. Yaşayan bir yanı vardı hepsinin. Aynı zamanda farklı renk katmanlarına ulaştım kazıdıkça ve yeni bir renk skalası çıktı ortaya. Kaybettiğim boyaların yerine yenilerini keşfettim. Kömürle başladım resimler yapmaya, o da beni yine denize götürdü. Ufuk çizgisiyle deniz çıktı ortaya. Karelerin içinde kalamayacağımı gördüm sonra. Mekânı da işin içine katarak bir düzenleme yaptım. Bunlar bir sergi olacak. Benim bu serüvenim devam edecek.