Futbol da edebiyata dahil

Şair Nihat Özdal'ın sanat ve edebiyat dünyasının futbolla ilişkisine dair denemelerini bir araya getirdiği 'Futbol Yuvarlaktır' kitabı Kırmızı Kedi Yayınları tarafından yayımlandı.

Kitabı 'güçlü bir serbest vuruş' diye nitelendiren sıkı Galatasaraylı Enis Batur yazdığı önsözde edebiyatçıların futbola olan ilgisizliğine değiniyor: "Edebiyat adamlarının, sanatçıların sporla tutkulu ilişkiler geliştirmeleri her zaman yadırgatıcı görünmüştür nedense: Sanıyorum, soyutlama eğilimi yüksek uğraşların insanları için somut cephesi ağır basan bir alan sayılıyor spor. Gövdeyle zihni böylesine kısır çizgilerle birbirinden ayırmak yanlış oysa. Sporun, zihinsel dayanaklarını yok saymak iyiden iyiye yanlış ayrıca: Bütün başarıların arkasında performansı yönlendiren zekâ bekler."

ŞOSTAKOVİÇ'İN MAÇ YOLCULUĞU

Özdal'ı Türk edebiyatında top koşturan, futbolla sıkı fıkı olmuş Orhan Kemal, Haldun Taner ve Ülkü Tamer geleneğine bağlıyor Enis Batur. Futbolun inceliğinin peşinde gidenlere örnek olarak da ünlü Rus besteci Dmitri Şostakoviç'i gösteriyor:

Haberin Devamı

"Futbolun incelikten yoksun bir spor türü sayılmasına katılmıyorum her şeyden önce. Kitlelerin afyonu olarak görülmesi, kadınları erkeklerden ayırması, seyircide şiddet eğilimi doğurması belli ölçülerde doğrulanabilir belki. Ama teknik, hüner, organizasyon, ekip çalışması açısından bakıldığında ince bir spor dalıdır futbol. Şostakoviç gibi bir bestecinin, takımının maçını izlemek için trenle Moskova'dan Bakü'ye gitmesini başka gerekçelere dayandırmak şart değildir."

Ülkü Tamer'in anlattığı maç gibi bazı örnekler meraklıları tarafından daha önceden bilinse de tuttuğunuz takımın çok iyi oynayıp farklı kazandığı bir derbiyi keyifle 90 dakika izlemiş gibi okuyorsunuz kitabı.

Kapak yazısında da söylendiği gibi "futbol sadece futbol değildir", "top bir dünyadır", "hayat futbola fena halde benzer" gibi daha nice söz futbolun yeşil sahalarla sınırlı kalmadığını gösteriyor.

Kitap, sanat ve edebiyat da fena halde futbola dahildir dedirtiyor.

İLK TOP GÖBEKLİTEPE'DE Mİ ORTAYA ÇIKTI

Futbolun kökenlerinin, yazılı tarihten çok daha öncesine, insanların toplu halde yaşamaya başladığı dönemlere dayandığını söyleyen yazar bu bölümde görsel olarak İspanyol fotoğraf sanatçısı Isabel Munoz'nun Göbeklitepe'de çektiği bir fotoğrafı kullanmış. Sanatçının Pera Müzesi'nde 2023 yılında açtığı 'Yeni Bir Hikâye' sergisinde yer verdiği fotoğrafta elinde yuvarlak bir küreyi zıplatan akbaba görülüyor. Akbabaların pek çok kültürde ölülerin ruhlarını gökyüzüne taşıdıklarına inanıldığı için özel bir öneme sahip olduğunu vurgulayan Özdal, "Göbeklitepe'de bir kaleciyi anımsatan akbaba figürü elinden bir top havalanır, bu top gezegenlerle mi ilişkili, yeniden doğum mu, bir oyun ya da ritüel sahnesi mi" diye soruyor.

Haberin Devamı

Kim bilir belki de insanlık tarihinin sıfır noktası kabul edilen Göbeklitepe, futbolun da sıfır noktasıdır.

TÜRK EDEBİYATININ EN ÜNLÜ MAÇI

Kitapta edebiyat tarihimizin en ünlü maçına da yer veriyor Özdal. Ülkü Tamer'in santrafor olarak sahaya çıktığı ve anılarında yer verdiği maç 8 Haziran 1964 yılında Altunizade Sahası'nda oynanır. Keşanlı Ali'nin ilk sahnelenişinden sonra yapılan maçın başlama vuruşunu da Gülriz Sururi yapar. Oyunun sanatçılarıyla Orhan Kemal ve edebiyatçı arkadaşları arasındaki maçta edebiyatçıların kaptanı Orhan Kemal olur. Keşanlıların kaptanı ise oyunun yazarı Haldun Taner. Maçın hakemi de tabii ki Halit Kıvanç. Edebiyatçıların 5-3 kazandığı maçın son golünü penaltıdan Orhan Kemal atar. Edebiyatçılar galibiyetin coşkusuyla kaptanlarını omuzlarına alarak sahada tur atarlar.

Haberin Devamı