500 yıllık hayvan hakları manifestosu

HAYVANLARLA ilgili yazdığı denemelerine "Kibir, asli ve ezelî hastalığımızdır bizim" diyerek başlıyor hümanizmin kurucusu Fransız düşünür Michel de Montaigne.

Tüm yaratıkların en bahtsızı ve zayıfı olmakla birlikte en mağdurunun insan olmasına isyan ederek insanın hayvanlardan ayrı ve üstün niteliklerle donatılmış olduğu kabulüne meydan okuyor.

Kendinden önce gelen pek çok yazarın metinlerinden de yararlanarak 16. yüzyılda yazdığı bu denemelerinde antik çağlardan itibaren atılmış hayvan hakları manifestosunun sağlam temellerini hatırlatıyor.

İnsanoğlunun bu üstünlük duygusu ve hayvanların yaşamı üzerine karar verme hakkını kendinde görmesi 500 yıl önce Montaigne'i isyan ettirmiş ve bu makaleleri yazmış.

"Hayvanların ortaya koydukları yapıtların çoğuna baktığımızda onların bizden ne ölçüde üstün olduklarını ve bizim tekniğimizin onları taklit etmekte nasıl zorlandığını görürüz" diyerek hayvanların doğal yeteneklerinin insanlardan çok daha üstün olduğunun altını çiziyor ve şöyle diyor:

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

"Başkalarını eğitmek, bizzat eğitim görmekten daha büyük zekâ gerektirir. Demokritos'un kanıtlamaya çalıştığı düşünceyi yani sanatların çoğunun bize hayvanlar tarafından öğretildiği; örneğin dokumayı ve dikmeyi örümcekten, yapı kurmayı kırlangıçtan, müzik yapmayı kuğuyla bülbülden öğrendiğimiz ve tababet sanatı için de diğer birçok hayvanı taklit ettiğimiz görüşünü bir yana bıraksak bile Aristoteles'in bülbüllerin yavrularına şakımayı öğrettiklerini, bu işe zaman ayırarak özen gösterdiklerini, dolayısıyla kafeslerde büyüttüğümüz, anne babalarının derslerini takip etmeye fırsat bulamayan kuşların ötüşünün cazibesinden çok şey yitirdiğini belirttiğini hatırlatmalıyım."

Sokak hayvanları yasasını tartışanların 500 yıl önce yazılmış bu denemeleri okumalarını tavsiye ederim.

Ne diyor Montaigne: "Herhangi bir insanla diğer insan arasındaki fark, insanla hayvan arasındaki farktan büyüktür."

(Hayvanlara Övgü, Michel de Montaigne, Çeviren: Ebru Erbaş, Can Yayınları)

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

İSTANBUL BOĞAZI SANAT SEZONUNA İDDİALI GİRİYOR

İSTANBUL'DA eylül ayında başlayacak sanat sezonundan ilk haberler gelmeye başladı. Boğaz hattında yer alan Sabancı Müzesi ve Borusan Contemporary yeni sergilerini açıkladılar.

1969'dan beri kompozisyonlarını baş aşağı resmeden sanatçı için bu yeni format zamanında geleneksel olarak kabul edilen bir mecrada devrim yaratmanın bir yolu olmuştu.

Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi (SSM), 13 Eylül'den itibaren Akbank Sanat'ın desteğiyle çağdaş sanatın önde gelen isimlerinden Alman ressam, baskı sanatçısı ve heykeltıraş Georg Baselitz'in eserlerine ev sahipliği yapacak. Sanatçının yakın geçmişte ürettiği yüze yakın büyük boyutlu resim ve heykelden oluşan 'Georg Baselitz: Son On Yıl' başlıklı sergi, SSM'nin tüm galeri alanlarında ve bahçesinde yer alacak. SSM'de gerçekleşecek serginin yanı sıra sanatçının gravür çalışmalarından kapsamlı bir seçki eş zamanlı olarak Akbank Sanat'ta ziyaretçiyle buluşacak. Serginin küratörlüğünü sanatçının eserleri konusunda uzman olan