Hafta sonu, deneyimli bir avukat olan doktora arkadaşımEli Beyile uzun uzun memleket meselelerini konuştuk. Daha önceki bir sohbetimizde, dar gelirli vatandaşlar içinkonut edinme hakkının anayasal bir hakolması gerektiğini vurgulamıştı. Nitekim 1961 Anayasası'nda bu tür bir düzenleme bulunduğunu hatırlattı.
Madde 49 –Devlet, şehirlerin özelliklerine ve çevre şartlarına uygun bir şekilde planlı bir şekilde gelişmesini sağlar; ayrıca,yoksul ve dar gelirli ailelerin sağlık şartlarına uygun konut ihtiyaçlarını karşılayacak tedbirleri alır.
Ben de, günümüzdeki"Bir Milyon Konut Hamlesi"projesinin bu talebe önemli ölçüde karşılık geldiğini belirttim.
Benim uzun süredir benimsediğim bir ön kabulüm var:
Bir ülkenin bütün temel sorunlarının çözümü,anayasa ve hukuk düzeninin doğru şekilde kurulmasıylamümkündür. Bu sebeple tam bir toplumsal sözleşme niteliğinde yeni bir siyasal vizyonun şu üç temel başlığa dayanması gerektiğini düşünüyorum:
1. Yeni anayasa,
2. Hukuk toplumuna geçiş,
3. Rıza toplumuna geçiş.
Bunlara ek olarak,eğitimde kalitenin artırılması,yüksek teknoloji ve küresel rekabet alanlarının güçlendirilmesi vedış politika vizyonunun sürdürülebilir şekilde tahkim edilmesiyeni dönemin öncelikleri olmalıdır.
Uzun süren bu sohbetimizde hukukçu dostum,mahkemelerdeki boşanma davalarının uzun sürmesinin nüfus artış hızını yavaşlatan faktörlerden biriolduğunu özellikle vurguladı.
Gerçekten de, 30 yaşında mahkemelik olan bir çift, eğer anlaşmalı boşanma yoluna gidememişse, davanın sonuçlanmasıortalama beş yılsürebiliyor. Bu süreçte taraflar için mahkeme, mal paylaşımı hakkında karar veremiyor. Boşanma tamamlandıktan sonra mal paylaşımı davası ayrıca açılıyor ve o süreç de birkaç yıl sürebiliyor.
Boşanma süreci boyuncane kadın ne de erkek yeniden evlenme girişiminde bulunabiliyor.Dolayısıyla, 30 yaşında mahkemeye giden bir birey, çoğu zaman 40 yaşına geldiğinde dava süreçlerinden tamamen arınabiliyor. Bu da özellikle kadınlardadoğurganlık yaşının geçmesigibi demografik sonuçlara yol açıyor.
Ülkemizde reform çalışmaları genellikle akademik formasyonu güçlü kişiler eliyle hazırlanıyor. Ancak, bir akademisyeninuygulamadan doğan sorunlarıbu kadar yakından ve rafine biçimde görebilmesi her zaman mümkün olmuyor.
Boşanmaların büyük çoğunluğu, "geçimsizlik / evlilik birliğinin temelinden sarsılması" gibi genel nedenlere dayanıyor. En yaygın spesifik sebepler arasında ise "eşin sorumsuz ve ilgisiz davranması", "aldatma", "ekonomik yetersizlik" ve "şiddet/kötü muamele" öne çıkıyor. Davanın türüne göre süreler büyük farklılık gösteriyor:anlaşmalı davalar oldukça kısasürerken,çekişmeli boşanmalar yılları bulabiliyor.
Boşanmalarda en büyük sorunlardan biri demal paylaşımı. Boşanma süreci tamamlanmadan mal paylaşımı yapılamıyor. Beş yıl süren bir boşanma davasının ardından başlayan mal paylaşımı süreci, ilk derece mahkemesinden başlayıp tüm temyiz aşamalarına kadar uzadığında, davalıların önemli bir kısmı artıkdoğurganlık yaşını geçmişoluyor.

3