Dünyadaki mağdurlar (insan, toplum veya devlet olsun fark etmez) genelde güçsüzlerdir. Güçlü olanlar eğer adil iseler kimseye zarar vermeden haklarını korurlar. Eğer ahlak kavramından yoksunsalar muhakkak kendilerinin olmayanı da elde etmeye çalışırlar ve sonunda karşı tarafa katliam dahil büyük zararlar vererek istediklerini alırlar.
Böyle bir düzende hayatta kalmanın ve kendinize ait olanı korumanın yolu güçlü olmaktır. Bazen potansiyel vardır ve fakat siz onu yanlış politikalarla heba edersiniz. Bazen de vizyonunuzu değiştirmeniz gerekiyor. Diğer bir deyişle durumunuzu değiştirmek için farklı bir bakış açısıstrateji geliştirmeniz gerekiyor. Türkiye'nin vizyon konusunda sancı çektiğini söyleyebiliriz.
Tartışmaya ihracat üzerinden devam edelim. Mali politikalar gereği dövizin sabit tutulması genel olarak iyi olmakla birlikte ihracatçıya ve turizmciye zarar verdiği artık herkesin malumu. Devletin ilgili kurumları maalesef olaya ak ve kara olarak baktıkları için kurunun yanında yaş da yanmış oluyor. Evet, fiyat istikrarı oluşuyor ama ihracatın da önü kesilmiş oluyor. Bu durum yakında işsizlik olarak dönecektir. Dolayısıyla bir tarafı iyileştirirken diğerine zarar vermeyecek mali politikalar geliştirmek elzemdir.
Diğer yandan ihracatçıların bir kısmı da eleştiriyi hak ediyor. Bir kere para kazanmak için sadece doların artışını beklemek hatadır. Dolar sabit kaldığı için zarar edilebilir. Ancak alternatif arayışlar da yok değil. Birkaç örnek verelim. Hurmacı bir esnaf Ortadoğu ülkelerinden getirdiği hurmaları iç piyasanın daralması nedeniyle yurt dışına satmaya karar verdi ve sonuç da aldı. Mezkûr esnaf aldığı hurmanın bir kısmını yeniden ihraç ederken, bir kısmını da hurma bara çevirerek çikolata olarak Arap ülkelerine satmaya başladı.
Daha önemli bir bilgi verelim. Şu anda Çad'daki susam piyasası Türklerin elinde. Oradaki büyükelçiliğimiz aracılığıyla 2016 yılında piyasaya giren bazı işadamlarımız yüksek hacimde susam ürettirerek Türkiye ve yabancı piyasalarda sattılar. Sadece bir Türk işadamının geçen yıl bütün susam üretiminin üçte birini aldığı söyleniyor. Susam 497 dolardan alınıp 1600 dolara satılıyor. Türk firmalar ayrıca daha kaliteli olan Sudan susamını da yetiştirmek için çalışmalara başlamışlar.
Afrika'da birçok Türk firma çok büyük projeler yapıyor. Mesela büyük bir hastane grubu Uganda'da ilk hastanesini açarken, bir inşaat firması aynı ülkede stadyum yapıyor. Afrika'daki en uzun tren raylarını da Türk firmalar döşüyor. Dünyada müteahhitlik alanında ikinciyiz. Uzaklarda iş yapan Türk firmalarının dolar, enflasyon, kriz gibi bir dertleri yok. Lokalde yetişip globalde iş yapıyorlar. İyi de para kazanıyorlar.

212