Ülke ve Millet neden fakir olur

P Krugman neo-liberalizm dönemi olan 80 sonrasını "Ülkelerin zenginleştiği ama milletin ve de özellikle çalışanların fakirleştiği" bir dönem olarak tanımlar.

Rahmetli Adnan Kahveci ise fakirliğin nedeni olarak yönetimleri sorumlu tutar ve: "Devlet adamları fakir ölmelidir ki, idare ettikleri milletler zengin ve mesut olsunlar" der.

Bugün Cumhurbaşkanı olan Recep Tayyip Erdoğan ise yozlaşma ve rüşvet durumunu 1994'de şu şekilde ifade ediyordu: "Ben bugüne kadar evladından hırsızlık öğrenen baba görmedim, duymadım. Hırsızlık babadan evlada geçer; evlattan babaya değil. Dolayısıyla yönetimlerde hırsızlık, yukarıdaki üst yöneticilerden alttaki yöneticilere, oradan da halka yansır."

"Fakirliği daha nasıl anlatabilirim" başlıklı bir önceki yazımda ülkede çalışanların durumunu ele almıştım.

Nasıl ki, emekli-dul ve yetimlerin maaş gelirleri hızla eritilerek geçmişe göre yarı yarıya düşürülmüş ise, benzer bir gelişmenin çalışanlar açısından da yaşandığını görmüştük.

Türkiye büyüyor (kağıt üzerinde) ama değer yaratamıyor. Ekonomide en temel mesele budur.

Değer yaratamazsanız asla ve asla refaha erişemez ve güçlü bir mülke olamazsınız.

80'lerde güzel bir gelecek hayali ile yaşayan toplum bugün karanlık bir gelecek realitesi ile karşı karşıyadır. Bunu bizler laf olarak söylemiyoruz; bunu rakamlar söylüyor.

Mesela büyüme ile elektrik tüketimi tersine dönmüş durumda. 2014-2022 yıllarında yüzde 46,6 büyümeye karşılık yüzde 30,3 elektrik tüketimi artışı olmuş. Ya büyüme gerçek değil ya ya da elektrik tüketmeden büyüyoruz. Burada derhal şu akıllara gelir: Verimli büyüme sağlamış olabilir miyiz

Hayır... Çünkü büyüme ile istihdam arasında da ilişki bozuldu. Daha emek yoğun-daha orta ve alt teknoloji alanında büyüyoruz.

Bu nedenle kişi başına düşen emek gelirinin payı GSYH'ya oranla hızla geriliyor. Kişi başı GSYH artış gösteriyor ama çalışan başına ücret geliri düşüyor.

Önceki yazımızda hem SGK hem de TÜİK verilerinin emek gelirinin kişi başı hesap edildiğinde olması gerekenden yüzde 60-70 aralığında daha düşük olduğunu gördük. Aslında bunu yeni ekonomi modeli olarak "Çin Modeli" diye itiraf etmişlerdi ama ardından derhal "Türkiye Ekonomi Modeli" diye değiştirdiler.

Bir ülke ve bir millet güçlü ve zengin olacak ki, küresel arenada sözü geçsin ve sadece lafla peynir gemisi yürütmesin. Bugün Türkiye olarak İsrail vahşetine zayıf Türkiye olarak yakalandık. Daha bir kaç aydır Körfez ülkelerinde para arayan Türkiye nasıl caydırıcı etki yapabilir